Hakk'ı İstersen Yürü İnsan'a Bak

İSTİDATLAR

 

İSTİDATLAR

 

Cenabı Allah’ın zatının tecellisi ile sıfatlar meydana geliyor.Sıfatların tecellisi ile esmalar veya isimler,isimlerin gerektiği hükmüde fiiller icra ediyor.Dolayısıyle bu halkıyet böylece meydana gelmiş oluyor.

Sıfatlardan hayat sıfatı başta gelir.Hayatın muhatabı nedir?Hayatın muhatabı zattır.Zat evvela kendini hayatla göstermiş oluyor,aynı ruh gibi,ruh zatın zuhurudur.Ruhun varlığını isbat eden hayattır.Peki ya hayatı isbat eden nedir?Hayatı isbat eden harekettir,fiildir.Evvela hayat olması şart.Ondan sonra ilim gerekli olur,ilimden sonra irade,iradeden sonra kudret gelir.

Şu halde Cenabı Allah bir şeyin yaratılmasını ilmiyle biliyor.bu ilmini iradesini veriyor, iradesine kudretine veriyor,kudret de onu meydana getiriyor.

Bir insan da her hangi ibr iş yapacağı zaman bu işin nasıl yapılmasını bilmesi lazımdır. Bilmezse o işi yapamaz.Yalnız bu işin yapılması için arzu ve istek şarttır.Eğer istek var da güç kuvvet yok ise gene yapılamaz.Gücü ve kuvveti de var ise o zaman istediği işi yapabilir. Demek ki bu üç sıfatın birleşmesiyle bir iş meydana geliyor.

Her insana gelen tecelliler ayrı ayrıdır.tecelliler olaylar demektir.Bizim bu isdidatlarımız, Cenabı Hakk’ın aynasıdır.Farzedelim bir yapıcı ustası bir bina yapacak,o usta binanın nasıl yapılacağını önceden biliyor,bina için gerekli her türlü malzemeyi hazırladıktan sonra,nasıl yapılması icab ediyorsa öylece binayı yapıyor.Binayı yaparken ustaya bina hakkında malumatı verdi.Bizim isdidatlarımız da mühendisin çizdiği Projeler gibidir.Prejeyi çizen mühendis çizmiş olduğu prejeyi,yapıyı yapacak olan ustaya verir.Bizim istidatlarımızda Allah’ın birer prejesidir.allahu Tealada isdidatlarımızın ne gerektirdiğini ilmiyle bildiği için iradesini veriyor,iradesi kudrete veriyor,kudretiyle de bizleri olayları meydana getiriyor.

Şimdi biz bu mevzuya yukarıdan aşağıya bir bakalım.Cenabı Hakk’ın kudreti nereye bağlıdır?İradesine.İradesi nereye bağlıdır?İlmine bağlıdır.İlmi nereye bağlıdır?Kişilerin isdidatlarına bağlıdır.Onun için biz malumuz.Alim olan,bilen Allah’tır.Öyle ise bütün tecellileri biz istiyerek çekiyoruz.Yoksa Allah zalim değildir,kimseye zulmetmez,senin istidadının gerektirmediği bir tecellide bulunmaz.

Muhuddin-i Arabi Hazretleri “Bir kişinin kendi isdidadını bilmesi ilimlerin en çetinidir” diyor.Lakin biz isdidadımızı tecelliden sonra anlayabiliriz.Tecelli ister iyi olsun ister kötü, bu tecellinin kendi istidadımızdan geldiğini idrak edebilmek çok büyük bir arifliktir. Onun için gelen tecellileri hiç kimseye isnad etmeye hakkımız yoktur.Her ne türlü tecelli gelirse gelsin bizim isdidadımızın neticesidir.

Bu isdidatları bize Allah nasıl ve niçin verdi?Daha bu isdidatlar bize verilmeden evvel bize hangi isdida layık olduğumuzu Allah bizden daha iyi biliyor.Onun için bizlere layık olduğumuz isdidatı veriyor.

İşte şeytan burada ayak diretti.(Yarabbi benim istidadımda olmayan bir şeyi bana emrettin, benim Ademe secde etmek gibi bir istidadım yok,beni bu isdidatta yaratmadın, niçin istidadımda olmayan bir şeyi bana emrettin,eğer secde etmek istidadını vermiş olsaydın secde etmezmiydim?) “Bunda benim suçum yok” dedi.

Bu konuşmaların ardından Hak Teala Hazretleri şöyle buyurdu.Sana istidadını vermezden evvel senin bu istidada layık olduğunu bildiğim için sana bu istidadı verdim.Bu ayeti kerime ile sabittir.(La yüs’elü amma yef’alü vehüm yüs’elün) “Allah işlediğinden sorulmaz, lakin siz sorulursunuz.”

Makamlar bize bu sırları her ne kadar açıyorsa da,ne yazık ki biz makamları zevk etmedik.Bir kul fiilini Hakk’a nisbet edip de nisbet fiillerinden kurtulup,her fiilin faili Allah dediği zaman,kime nisbet edebilirsin.Burada Cenabı Hak tecelliyi bildiriyor,ama nisbet fiillerimizden sıyrılmadığımız için bizim olmayan varlığa el uzattık.

Cenabı Allah Kur’an’ı Kerim’inde (Vallahu halekaküm ve ma ta’melun) “Allah sizi ve fiillerinizi halketti.” Biz gene zannediyoruz güç kuvvet bizim,biz işledik.Cenabı Hak diyor ki: “Ben sizi halk ettiğim gibi sizin işlerinizi de halk ettim.” Eğer bizim olmayan fiilere el uzatır da Hakk’ın fiilini kendi fiilimiz zannedersek bütün çalışmayı kendimize nisbet edersek,elbette sorulacağız.Ama Hakk’a nisbet edebilirsek o zaman sorulmayacağız.Bütün sorular varlık sahibi olanlara sorulacaktır.Hükümet bile vergiyi kimlerden alıyor?Varlık sahiblerinden alıyor,yoksullardan hiç vergi alınıyor mu?Yok ki neyini alsın.Biz de gerek fiileri,gerek sıfatları,gerekse vücutları kendimize bağlamış isek elbette sorulacağız.Bir kişi gerçekten bu varlıkların Hakk’ın varlığı olduğunu idrak etmişse hiç şüphe yok ki ona sorulmayacak.Soru ancak varlık sahiplerinedir.

Cenabı Allah ayeti kerimesinde (Velekad zera’na li cehenneme kesiran minel cinni vel insi) “Biz insan ve cinlerin bir çoğunu cehennem için hakettik.” Bu cehennemlik olanların günahı ne idi?Ne suç işlediler ki Cenabı Allah bunları cehennemlik yarattı?

Bunların yaratılmasının hikmeti en başta bir zatıİlahi var idi,bu zatın kemal bulması için iki sıfata ihtiyaç duydu.Birisi Celal,birisi Cemal.Celalinden gelen kişilerin istidatları cehenlemlik,Cemalinden gelen kişilerin istidatları ise cennetliktir.Cehenlemlik olanlar ancak cehennemde yaşayabilir.Eğer onları cehennemden ayırıp da cennete koysalar cennette yaşayamazlar.Çünkü Cenabı Allah onları cehennem hayatı ile zuhura getirdi.

Bu hususda Ehlullah bir misal veriyor.Cenletle cehennem yan yana bir ev olsa, cennetten iğne ucu kadar bir delik  delip de,cennetin kokusu cehenneme gelse,cehennem ehli hemen nara atar,aman Yarabbi şu deliği kapat yoksa bu koku bizi mahvedecek.Çünkü halkiyetleri, yaşama tarzları cehennem içindir.Bu cehennem azabı kimlere göredir? Cennetliklere göredir,cehenlemliklere göre orada azap yoktur.

Ehlullah bu hususda bir misal vermiş: Tuvaletlerde, pisliklerde yaşayan kurtlar için, yaşadıkları yer bayram yeridir.Dışarıdan bakıldığında orası yaşanacak bir yer olmadığı gözlenir. Fakat o böcekleri pislikten çıkarıp gül yağlarının içerisine koysan derhal telef olurlar. Neden?Çünkü yaşantıları cehennem içindir.Onun için Allah hiç kimseye zulmetmez.

Biz bu mevzuda hep gayriyetle,ikilikle konuşuyoruz. birliğe girdiğimiz zaman da, kendisinden başka bir şey yaratmadığı,yaratılanlar da hep onun görüntüleri olduğu zaman neden azap olsun?Allah,kendinden başka bir şey mi var ki azap etsin?Bu azaplar celalinden tecellisidir, cemale göre azaptır.- Celal ve cemal olması Allah’ın kendi zatının ihtiyacıdır. Öyleyse bizi de olgunlaştıracak bu iki esmadır. Bu iki esmaya mazhar olmazsak bizim de olgunluğumuz çiğ kalır.bizim olgunluğumuz bu iki esmanın tecellisiyle olacaktır.

Cenabı Allah bir insanın çocukluğundan yaşlanana kadar bolluk ve zenginlik içerisinde ömrünü sürdürürse,bu insan kemalatı nasıl bulabilir?Böylece ömrünü sürdüren kişiye yoksulluk geldiği zaman feryadı koparır.Ama bazı zengin, bazı fakir,bazı sıhatli,bazı hasta olduğu zamanda, fakir olduğu zaman zenginliğin,hasta düştü mü sıhhatin kıymetini bilir. Bu alemde her şey zıddıyla kaimdir.Bir gece bir gündüz var.Hep gündüz hep gece olsaydı olur muydu?Kemalat iki zıddın tecellisiyle kaimdir.

Bir zamanlar bir Bektaşi dedesi yolda giderken,mayıs böcekleri vardır ya,gelmiş bir tanesi dedenin yüzüne çarpmış, neredeyse gözüne vuracakmış, canı yanmış ve Allah’a demiş: Allah’ım, başka yaratacak mahluk bulamadında bunu mu yarattın?

Bu münacattan kısa bir süre sonra vücudunda kaşıntı,uyuz peyda olmuş. Dede çaresini bir türlü bulamıyor,en nihayet birisine raslamış.Okişi dedeye hani o mayıs böcekleri vardır ya onlardan birkaç tane topla, topladığın böcekleri tavada güzelce kavur,sertleşince havanda döverek ez,sonra hap yap birer birer yut demiş.Bizim dede söylenenleri aynen yapar kısa bir zaman sonra iyileşir.

İşte o zaman;Ey Allah’ım,demek bunun da yeri varmış,suç işlemişim diyor. Aradan bir müddet geçmiş, bir gün dede deniz yoluyla seyahate çıkmış.Denizin ortasına geldiklerinde dalgaya tutulup, herkes aman Allahım beni kurtar,karaya çıkar şu kadar kurban keseceğim, şunu yapacağım,bunu yapacağım gibi çeşitli vaatlerde bulunuyorlar.Dede ise içeride kendi keyfinde ve zevkinde;Dedenin bu halini gören yolculardan birisi kızarak, alem ölüyor,mahf oluyor, kayıklara taşınıyor sen ise hiç aldırış etmiyorsun? Bunun üzerine Dede,ben onun bir defa işine karıştım bana mayıs böceğini yedirdi,bir dahamı tövbeler tövbesi onun işine karışmam. Onun için Allah’ın işine karışmaya gelmez o böcegi öyle yaratmasında bir hikmet vardır,der.

 

 

 

KAYNAK:  https://www.melami.com/DownloadShow.Asp?DID=44&CID=15