Hakk'ı İstersen Yürü İnsan'a Bak

ELLİ BİRİNCİ SOFRA

 

ELLİ BİRİNCİ SOFRA

 

"Allah bir adamın karnında iki kalb yaratmamıştır." (Ahzab 4)

Bil ki: Her insanın karnında yalnız bir kalb vardır.Bu kalb,Rahman'ın parmakları arasındadır.Allah onu dilediği gibi çevirir.Kalb,yöneldiği şeyin sıfat ve rengine bürünür.Hatta yöneldiğinin aynı olur.Bunu anladınsa "zikir,zakir (zikreden),ve mezkur (zikredilen) bir şeydir." sözünün manasını da anlamış olursun.Çünkü lisandaki zikir,gerçek zikrin bir suretidir.Gerçek zikirde kalb,zikrin şekline girer.Bu itibarla kalbe de zikir denir.Kalb Hak'tır.

Bunların her birinin bir misali vardır: Su,rüzgarın dalgalandırmasıyla dalga adını alır.Halbuki hakikatte dalga da sudan başka bir şey değildir.Kalbin de zikirle olan durumu aynıdır.Zikir kalbin tamamını kapladığı takdirde kalb,tamamen zikir kesilmiş olur.Lisana gelen zikir,kalbde olan zikrin suretidir.Kalb,bu zikrin suretine (şekline) girer.Ama kalb esasında şekilden münezzehtir.Gelen düşünceye göre şekil alır.Bundan dolayıdır ki iki fikir,aynı zamanda kalbde bulunmaz.Çünkü kalb tamamen,gelen fikrin suretine girer.Kalb,gelen o düşüncenin kendisi kesilir.Artık başka bir düşünce ona sığmaz.Deniz suyu gibi.Su,dalgalandığı zaman bir dalga,başka bir dalganın şeklinde düşünülemez.Bir anda aynı yerde iki dalga olamaz.Anla.Bazan kalb,bir deniz olarak görülür.Dalgaların çokluğu ve kalabalığı ona izdiham vermez.Ama bu hal,her zaman olmaz,bazı anlarda olur.İtlak takyide (mutlak vücut,özel vücuda) galebe çaldığı zaman olur.Uykuda kendini ağaç gören tane gibi.Her karında bir tek kalb vardır.Bu kalb,ister bir ayn'a (zata),ister birçok tayyünata (görünüşlere) yönelsin.Neye yönelirse onun şeklini alır.

Daima "nerede olursanız olun Allah'ın vechi oradadır" sırrını hatırda tut.Bu,en yüksek görüş noktasıdır.Burada bulunan,bir göz açıp yumuncaya kadar bir zamanda bütün görülenleri görür.Bu hal,şöyle diyenin görüş makamıdır: "Biz en yüksek kulelerin tepesinde yüksek harfler idik.Bir gece bana bir gülle çarptı ve beni toz haline getirdi.Zerrelerim göklere ve yerin derinliklerine uçuştu.Öyle oldu ki alem benim zerrelerimle doldu.Sonra zerreler yavaş yavaş bana (yani aslına) döndü.Tekrar bir araya gelip asıl suretimi meydana getirdi.Kendimi önceki gibi buldum.Her zerrede Hakk'ın cemalini görmek isteyen kimse,dünyanın zerreleri gibi parçalanmalı,sonra birleşmelidir.Sonra başka bir gece kendimi cesedimden ayrılmış gördüm.Sanki cesedim Od (ateş),ruhum da onun dumanı idi.Alem,dumanım ve güzel kokumla dolmuştu.Sonra duman yavaş yavaş döndü,ateşe girdi yine kendimi önceki gibi,ayrıldığım zamandaki gibi buldum.Cesedim ölmüştü.Duman ateşe girince kendimi diri buldum.

 

MAWÂİDU'L-İRFAN

İRFAN SOFRALARI

Niyazî-i Mısrî

Notlarla çeviren: Prof.Dr.Süleyman ATEŞ.