Hakk'ı İstersen Yürü İnsan'a Bak

YEDİNCİ SOFRA

 

YEDİNCİ SOFRA

 

Yüce Allah buyurdu: "Allah selamet evine çağırır." (Yunus,25) Allah kullarını sıfatlar ve zât tevhidine davet eder. Bunların tevhidi, bütün afetlerden selamet evidir. O, fiiller tevhidine kelime-i Tevhid, namaz, zekat, oruç, hac gibi şeriatçe emredilen; şirk, adam öldürme, zina, haram yemek ve bunun gibi şeriatçe yasak kılınan şeylerden menetmek gibi çeşitli ibadetler ve nehiylerle davet eder. Çünkü kul, emirlerini tutmak, nehiylerden kaçmak ile selamet evine girer. Yani hiç kimse yaptığı bu ibadet fiilleri için "Bunlar caiz değildir" diye itiraz edemez, bu suretle zahirde bir müdahelecinin sataşmasına uğramaz. 

Göğüslerindeki aldatma, tecavüz, kin, hased, kibir, kendini beğenme, işittirme, riya gibi kötü duyguları kalblerinden çıkaran sıfatlar tevhidine de çeşitli güç riyazetlerle nefs-i emmarenin arzusunu öldürmek, nefsin dediğini yapmamak, alışkanlık haline getirdiği şeyleri terk etmek gibi şeyleri yapmayı emrederek davet eder. Bu suretle nefis itminnana ulaşır. Nefis itminnana kavuştuğu takdirde güzel huylardan ibaret bulunan sıfatların selamet evine girer. Kötü ahlak zindanında, kalblere sıçrayan kötülük ateşinden kurtulmuş olur. Ve bu kötü huyların azabından daima rahat içerisinde olur. 

İnsanlardan ve her şeyden vücudu (varlığı) kaldıran zati tevhide de: "Allah'ı çok zikrediniz." (Ahzab,41) ayetiyle zikri. "Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler." (Al-i İmran191) ayetiyle düşünceyi emrederek çağırmaktadır.Ta ki bu suretle zikir ve fikir çakmağından doğan ateşin nuru çıksın,benlik perdelerini yaksın,kalb alemlerini aydınlatsın,onlara Allah'tan başka varlık olmadığını göstersin ve onları varlık azabından ve günahından kurtarsın. "Varlığın öyle bir günahtır ki onunla hiçbir ginah mukayese edilemez." (Hadis).Keza varlık azabiyle de hiçbir azap mukayese edilemez.Çünkü kendine varlık tanımak, yüklendiği emanete hiyanet demektir. İnsan, vücudu emanet olarak almıştır. Kim emaneti öderse kendisinden daha lezzetli, daha rahat ve daha zevkli bir selamet olmayan ebedi, zâtî selamete girer. Zira bu, bütün selametlerin ruhudur. Bu selametin ebedi olması şu demektir: Yani bir kimse oraya bir an içerisinde girerse artık bütün neş'elerde (anlarda) orada kalır, çıkmaz. Zira ezeli isti'dad bunu gerektirir. "Allah gerçeği söyler, O, yola iletir." 

 

MAWÂİDU'L-İRFAN

İRFAN SOFRALARI

Niyazî-i Mısrî

Notlarla çeviren: Prof.Dr.Süleyman ATEŞ.