Hakk'ı İstersen Yürü İnsan'a Bak

MELAMİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ ve YAZARI ÜZERİNE‏

 

 

MELAMİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ ve YAZARI ÜZERİNE 

Dr.Baha ARIKAN

 
    

 Yusuf Ziya İnan'ın MELAMİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ isimli tasavvufi eserini basan Bayramaşık Yayınevi büyük bir hizmette bulunmakla kalmamış, Türk kütüphanesindeki büyük bir boşluğu da doldurmuştur.

 Yusuf Ziya İnan,asrımızın dikkate değer düşünürlerinden birisidir.Batı felsefesi ile İslam tasavvufu arasında bir uyum sağlamaya çalışmakta,bir yandan da İslam tasavvufunu şekillendiren VAHDETİ VÜCUD ve VAHDETİ ŞUHUD arasında bir karşıtlık,bir zıtlık olmadığını iddia etmektedir.Asırlardan beri devam eden ve şiddetli ihtilaflara mevzu teşkil eden vahdeti vücut - vahdeti şuhud ayırımına karşı koyması ve bunların iki ayrı inanışı temsil etmediğini,aynı inanışın iki ayrı görünüşü olduğunu ileri sürmesi oldukça enteresandır.İnan,bundan başka batının İslam tasavvufunu anlamadığını öne sürmektedir ki,tasavvuftaki vahdeti vücudun Panteizm olmadığını söylemesi,onun yeni bir felsefe ve sistem aradığını ispatlar.Pek yakında yayınlanacak SOHBETLER isimli eserinde bu konuya geniş yer ayırmış olan üstad,elinizde bulunan bu kitabında MELAMİ'leri,Melamiliği ve Melamiliğin tarihçesini anlatmaktadır.Kendisi Melamilik üzerinde sözü dinlenen bir üstad mutasavvıftır.Bu bakımdan işlediği mevzuun mütehassısı ve en yetkili ağızlardan birisidir.Dikkatle okunmaya değer.

 Biz,eserinin muhtevası üzerinde durmaktan ziyade sayın İNAN'ın bu eserle ne vermek istediğini düşünmekte ve sizlere bunu aktarmaya çalışmaktayız. İnan,yirmi yıllık dostumdur.Yeşilay genel başkanlığında müşterek çalışmalarımız vardır. Çok faal bir kişi olarak tanıdığım İNAN'ın adı (yusuf) tur,Ziya ismini eserlerinde ve mesleğinde kullanır. İstanbul'da avukatlık yapmakta ve çeşitli dergi ve gazetelerde yazı yazmaktadır.Elinizde bulunan bu kitabı da kırk beşinci basılmış eseridir,halen bir o kadar kitabı da basılmaya hazır beklemektedir.Sadece bu rakamlar bile onun ne kadar çalışkan,metod

lu ve velud olduğunu ispatlar kanaatindeyim. Çünkü Yusuf İnan,1930 doğunludur ve henüz 46 yaşındadır.

 İnan,mizaç ve yaradılış itibariyle,rinttir,şekilci ve kalıpçı değildir,hür düşünceye ve kişisel haklara son derece bağlıdır,bu bakımdan taassuptan hoşlanmaz.İlme ve akli netice ve prensiplere son derece itaatkar ve bağlıdır.Onun içindir ki,tasavvufa meyli olmuş ve her meselede olduğu gibi,tasavvufta da büyük bir ilerleme kaydetmiş,öne geçmiştir.

Mutasavvıflar onu üstad kabul eder.Yazıhanesi genç tilmizleriyle doludur,evi ve çevresi yeni bir mektebin doğduğunu müjdeler sanki.Yorulmadan çalışan,anlatan,yazan bir insandır İnan.Onu böyle tanıdım ve yıllardır sohbetlerimizde gösterdiği dirayet ve anlayışı hiç değişmeden yine öyle tanımaya,onu öyle görmeye devam ediyorum.Bu dostluktan bahtiyarlık duyduğumu da söylemeliyim.

 İnan,melamiliği vahdeti vücud ve vahdeti şuhud birleşimi olarak görmektedir.Melamiliğin tarikat ayırımına son verdiği ve mezheb ayırımındaki düşmanlıkların melametle giderileceğine inanmaktadır.1971 yılında Türkiye Diyanet işlerine getirilmesi söz konusu olmuştu,Ankara'ya bir kaç sefer gidip geldi.O zamanlar yaptığımız görüşmelerde reformatör olarak ortaya çıkacağı,ancak bunun dinden taviz vermek anlamına gelmiyeceğini izah ederdi. Bir defasında: (kemalistler mezheb ayrımına son vermeliydi,bunda başarılı olmak bir zorunluluktur.Ancak bu tek mezhebi hak görüp diğerlerini batıl saymakla olmaz.Ben Diyanet Başkanı olursam,Diyanet işlerinde mezhebler müdürlüğü tesis etmek ve tüm mezhebleri bir araya getirmek isterim. O vakit SÜNNİ-Şİİ ayrıcalığını halletmek mümkün. Yoksa sen batılsın,benim mezhebime gel demekle Türkiye'de ve Dünya'da bu ayrıcalıkları kaldırmaya imkan yoktur) dediğini çok iyi hatırlarım. Şurada hemen belirteyim ki İnan,son derece dindar,beş vakit namazını kılan,orucunu tutan bir sünni müslümandır amma ehl-i beyt sevgisi onda kutsallaşmıştır.Peygamberin adını anınca veya ehl-i beyt'ten bahsederken ağlar. Bundan dolayıdır ki,onların isimlerini anmadan onlardan söz eder. Böylesine orijinal bir kişiliği ve inancı vardır İnan'ın.Melamiliği de sevmesi bu yüzdendir. Her zaman der ki: << Benim dinim insanı sevmektir,ibadetimin temeli insana hizmet ve insanı yüceltmektir.Çünkü Hazreti Muhammed (s.a.v) Allah'ın rahmetidir ve Rahman isminin tecellisidir.>>

 Melamilik öyle bir vahdet inancıdır ki,insanı kutsal yerine oturtur ve insanı arar. Yusuf Ziya İnan,okuyucusunu bu yüce idrake sevk etmek için melamilerin menakıbı üzerinde durmuş ve bize melametin müşahhas misallerini göstermek istemiştir. Eserlerinden dolayı İnan'ı tebrik ederim.


İSLÂM'DA MELÂMİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ.
 
Yusuf  Ziya  İNAN / 1976