Hakk'ı İstersen Yürü İnsan'a Bak

- IX - SEYYİD MUHAMMED NUR'ÜL ARABİ'NİN ETKİSİ VE HALİFELERİ‏‏

 

 

- IX -

SEYYİD MUHAMMED NUR'ÜL ARABİ'NİN

ETKİSİ VE HALİFELERİ

 

   Seyyid Muhammed Nur,19 ncu asır karanlığını aydınlatan muhteşem bir güneştir. Tarikatların istismar kaynağı haline geldiği, şeriat ulee tetkik etmek masının korkunç bir gerilik ve taassub bataklığına saplandığı bir devirde Üsküp civarında bir ışık olarak parlamış, köhnemiş kafaları aydınlatmış, tarikat taassubunu yırtmış, İslâmın sosyal niteliğine dikkati çekmiş bir yüce varlıktır ki, izleri asırlara etki yapacak kadar derindir ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş mucizesinde O'nun kişiliğinin izleri açıkça görülmektedir. Örneği tekkelerin kapatılması, devrimler, Cumhuriyet idaresi, kıyafet ve harf inkılabları dikkatle tetkik edilirse, bu devrim hareketlerinin liderlerinde Seyyid Muhammed Nur'un fikirleri ve inançlarının ne kadar köklü bir tesiri olduğu kolayca anlaşılır. Esasen Seyyid Hazretleri, Üsküp'te ikamet ederken daima aydınlarla temas etmiş, ve bu arada Manastır askeri lisesinde öğrencilere altı ay süre ile varidat şerhi okutmuştur.

   Seyyid, Manastır idadisinde ders vermekle kalmamış, askerî lisenin öğretmenlerine melâmiliği telkin ve onların hepsini mürşid yapmış ve kendilerine eğitim görevi vermiştir. Bu öğretmenlerin askeri öğrencilere melâmetin fikir ve ruh yapısını telkin ettikleri ve onlara Seyyidin anlayış ve fikriyatını intikal ettirdikleri bilinmektedir. Zaten tarihi olayların seyri, Kemalistlerin davranışları bu konuda o derecede açıklık getirir ki ilmi bir araştırma yapmadan da (Kemalistler Melâmiliğin etkisinde kalmışlar, Atatürk ve arkadaşları da bu havada yetişmişlerdir) demek daima mümkündür.

   Bu arada Atatürk'ün (şeyh, bey, köle) gibi sözleri yasaklaması, unvanları ve aile asaletine ait işaretleri kaldırması, tekkeleri ilga etmesi göz önünde tutulursa, bunu ancak bir melâmi'nin veya bu düşüncede olan bir insanın yapabileceği anlaşılır. Seyyidin etkisi bir devrime neden olmuş, bir imparatorluk üzerine bir Cumhuriyetin kurulması ve devrimlerin yapılabilmesi için gerekli malzeme ve ortama yardımcı olmuştur. Bu sosyal ve tarihi etkisi yanında melâmiliğin sistem haline getirilmesi de Seyyidin bir başka üstün yönü olarak dikkati çeker. O hem büyük bir sosyal varlık, hem de kudretli bir mütefekkir ve filozoftur. Vahdeti vücudu anlatışında ki incelik ve espiri büyük bir idrakte olduğuna delildir. Fikirlerini eserlerine aktardığı gibi, fikir ve hali intikal için pek çok insan yetiştirmiş ve onları Osmanlı imparatorluğunun geniş bölgelerine dağıtarakmelâmetin yayılmasına sebep olmuştur. Yetiştirdiği öğrencileri arasında: Hasan Fehmi Ege'de; Hacı Maksud Efendi, Amiş Efendi, Abdülkerim Efendi, Safi Efendi gibi büyük kişiler İstanbul'da Melâmeti yaymışlardır. Ülkenin her yöresine gönderdiği yüzlerce mürşid aşağı yukarı her vilayette yerleşmiş ve melâmetin nâşiri olmuşlardır. Seyyit, Hakkı baba, Kadir bey, Yasin efendi, Mustafa efendi, Aburrahim Fedai, Abdülehad, Rauf Bey, Yunus efendi, İsmail efendi, Ali Urfi efendi, Salih efendi, Hacı Faik Bey, Mahmut efendi, Süleyman Bey, Abdülkadir Bey, Ali Rıza Vasfi Efendi, Hacı Hasan dede, Hayrullah efendi, Abdullah Hulusi efendi, Ahmet Safi efendi, Kemal efendi, Vehbi efendi, Aziz Baba, Ahmet Hamdi efendi, Veli efendi, Elmas efendi, Recep Ferdi Bey, Hüseyin Sıdkı efendi, Topal Recep efendi, Kaymakam Ahmet Bey, Osman Şadi Bey, Haririzade Mehmet Kemaleddin efendi, Bursalı Mehmet Tahir Bey, Ali Rıza efendi, Hacı Cemâl Bey, İbrahim efendi, Aşık Vasfi, Ahmet efendi, Gaybi efendi gibi pek çok halifesi melâmiliği neşr ve izah etmişlerdir.

   Bu büyük insanların hayat hikayeleri ve hizmetleri ayrı bir kitap konusu olacağından burada bir kısmının isimlerini sadece zikrettik.

   En az Üçyüzaltmış (360) halifesi Türkiye'nin ve dünya'nın çeşitli bölgelerinde Seyyid'in fikir ve inanç sistemini anlatmışlar, oralarda öğrenciler yetiştirmişlerdir. Meselâ  Ankara'da İsmail Arabacı Efendi gibi büyük bir veli yaşarken İstanbul Valiliğinde bulunan Muhiddin Üstündağ da Seyyidin öğrenci ve halifelerinden bir başka kişi idi.

   Türk siyaset ve fikir hayatında eşsiz etkileri olan Seyyidi ve O'nun etkinliğini sürdürendeğerli öğrencilerini ayrı bir konu içinde tetkik etmek ilmi ve vatani bir borçtur. Ve görülür ki üçüncü devre melâmiliğin kurucusu Seyyid Muhammed Nur, sadece bir pir değildir. Dini hayata indiren  ve dinin vicdan yönünü hayat içinde yaşatan bir mükemmel müceddittir. Bu iktidarıdır ki asırlara ve devirlere damgasını vurdurmaktadır.

 
SON

İSLÂMDA MELÂMİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ.

Yusuf Ziya İNAN / iSTANBUL 1976