Hakk'ı İstersen Yürü İnsan'a Bak

Anket

Camiler Allahın Evlerimidir?

Evet (241)
41%

Hayır (281)
47%

Fikrim Yok (72)
12%

Toplam oy: 594

Melamilerizbiz Forum

Tarih: 27.12.2017

Yazan: ali

Konu: paylaşım

sayın yönetici size çalışmalarınızdan dolayı çok teşekkür ederim.

Tarih: 06.12.2020

Yazan: hmt

Konu: Ynt: paylaşım

Bizde size tesekkur ederiz

Tarih: 13.03.2023

Yazan: kemalettin sinan bör

Konu: Ynt: paylaşım

BÜTÜN KAİNAT CENABI HAKKINDIR.HERŞEY HAK İLE KAİMDİR.BU NEDENLE HER YER ALLAHIN EVİDİR.
SİTENİZ ÇOK GÜZEL ANCAK BU ANKETİ SİTEYE YAKIŞTIRAMIYORUM.MELAMİ HER YERDE HAKKA İBADET EDER.İYİ ÇALIŞMALAR.

Tarih: 11.08.2014

Yazan: Smithb956

Konu: John

Wow! This blog looks exactly like my old one! It's on a completely different topic but it has pretty much the same page layout and design. Excellent choice of colors! fbaedkdaecdfagab

Tarih: 06.12.2020

Yazan: hmt

Konu: Ynt: John

It is reflection of your inner beauty.

Tarih: 23.12.2013

Yazan: hepimiz Ademiz

Konu: yer ve mekan

Yere göge sigmadi amma
kulunun yani murad edipte yarattigi Ademin insanin Kalbine sigdi ILAHI Hu

Tarih: 06.12.2020

Yazan: hmt

Konu: Ynt: yer ve mekan

Zaten icinde olan bir seyin icine niye sigsin Ilahi hu.

Tarih: 31.05.2013

Yazan: ibrahim

Konu: camiler allahın evimider

bilindigi gibi pak oln gönüllerre allah mesken tutmuştur lakin her nerede allah kelamı ediliyorsa orası allahın evidir camilerdede allah kelamı edildiginden böyhle bir soru olmaz şayat şeriyat olmasa neyi örnek göstererek hakikati nnatacaksınız önemli olan ikisini tevhit etmek deyilmi acaba

Tarih: 07.07.2013

Yazan: arif

Konu: Ynt: camiler allahın evimider

allahın evi insandır.

Tarih: 23.11.2014

Yazan: yasar

Konu: Ynt: Ynt: camiler allahın evimider

hangi insan? İnsan dedigin bizler gibi kendini begenen kendi düşüncelerini ön plana çıkartanmıdır.
Yoksa varlıkta yok oldugunu bilenmidir.lk insanın ne oldugunu çözelim sonra evi tartışalım böyle bir soruyu ancak benlik sahibi kişiler sorabilir.

Melamilerizbiz'e hoşgeldiniz

 

 

 

 

 

Sitede ara

İletişim

Melamilerizbiz

Haberler

16.06.2010 20:01

32 Farzın Zahir Ve Batın Manası

  32 Farzın Zahir Ve Batın Manası 32 FARZIN ZAHİR VE BATIN MANASINDAN DAMLALAR BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM ABDEST Abdestin 4 farzı vardır. ZAHİRİ ABDEST:1-Elleri dirseklerle...
16.06.2010 19:57

Peygamber Efendimizin Veda Hutbesi

Peygamber Efendimizin veda hutbesi     Allah'a hamd-ü sena ederiz. O'na döneriz. Nefislerimizin fenalıklarından ve kötü amellerimizden O'na sığınırız. Allah'ın hidayet ettiğini, kimse doğru yoldan çıkaramaz. Allah'ın şaşırttığını kimse yola koyamaz.     Şehadet...
16.06.2010 19:54

Duyduk Ama İtaat Ettik Mi?

Duyduk Ama İtaat Ettik Mi?    İnananların sözü ? duyduk itaat ettik?tir. Peki biz duyduk ama itaat ettik mi? Kur?an?da Allah?ın emir ve yasaklarını duyduk; ama maalesef itaat etmedik? Acaba inananlardan değil miyiz? Yoksa o kadar mı nefsimizin esiri olduk ki bile bile Allah?a...
16.06.2010 19:49

KUR`ANI OKUYAN HER İNSAN AYNI ŞEYİMİ ANLAR?

KUR`ANI OKUYAN HER İNSAN AYNI ŞEYİMİ ANLAR?   İslam toplumunun kendisine sorması ve üzerinde çok ama çok düşünmesi gereken bir soru var. ACABA kur?anı her okuyan aynı şeyi mi anlar. Günümüzde bu kargaşanın sebebi nedir. Neden aynı konularda farklı şeyler anlıyoruz kur?andan? Sanırım bu...
16.06.2010 19:45

İnsanlara Hoş Görünmek Uğruna Dinden Taviz Vermek

  İnsanlara Hoş Görünmek Uğruna Dinden Taviz Vermek   Kuran ahlakı ile yaşamayan insanlar, menfaatleri doğrultusunda sürekli çevrelerinde bulunan insanları hoşnut etmeye, onların sevgi ve saygısını kazanmaya çabalarlar. Hayatları boyunca bütün sosyal ortamlarda bu eziyeti yaşamalarına...
16.06.2010 19:37

ANA DİLDE İBADET. TÜRKÇE İBADET

  ANA DİLDE İBADET. TÜRKÇE İBADET   KİTAP NE İÇİN İNDİ. Öyle boş boş bir şeyler söylemekle kendinizi iman mı etmiş sayıyorsunuz? Kendi lisanınızla okumadan o kitabı anlamazsınız, düşünemezsiniz, akledemezsiniz. Siz zaten şu anda ne yaptığınızı...
13.06.2010 00:23

TÜRK KÖKENLİ HALKLARIN 3 RENGİ YORUMLAMASI‏

    TÜRK KÖKENLİ HALKLARIN 3 RENGİ YORUMLAMASI   YEŞİL: DİRİLİK, TAZELİK, GENÇLİK SARI: MERKEZ, HÜKÜMRANLIK KIRMIZI: TANRI, KORUYUCU RUH, OCAK (EV), DİRLİK, BAĞIMSIZLIK, HÜRRİYET   Türk tarihinin muhtelif devrelerinde renklerin yönleri...
13.06.2010 00:19

KEÇİ ÇOBANI‏

  KEÇİ ÇOBANI   HACIOĞLU SELAHATTİN EFENDİ, KÖY CAMİİ AVLUSUNDA, CAMİ CEMAATI İLE SOHPETE DALARLAR... SOHPETİN KONUSU: HAC ETMEKTİR.... KÖYÜN ÇOBANI DA  ÖFKEYLE "HERKES  DEFALARCA  HACCA  GİDİYOR. ORAYA  GİDİP-GELİYORLAR DA  NE  OLUYOR...?! "SONRA BAŞKA...
03.06.2010 01:07

MELAMİLİK HAKKINDA KISA BİLGİ

  MELAMİLİK HAKKINDA KISA BİLGİ    MELAMİLİK HAKKINDA KISA BİLGİ   Melami kendi varlığını hakkın varlığında yok edip Resulullah efendimizin güzel ahlakı ile ahlaklanmaya denir....
01.06.2010 23:11

Melâmîlerde namaz:

Melâmîlerde namaz  (Elleziynehum 'ala salatihim(Mearic 23) ayeti celilesindeki sırrı araştır. Bu sırra ancak bir ehadiseyirı kâmili ile vasıl olunur. Bu asrın velisi kıblegâhdır. Hakk kıblesi onunla bulunur.amaz” ise; fenâ-i tammadır.“Ben görmediğim Rabbe ibadet etmem" diye...

Sık Sorulan Sorular: Anasayfa

TEVHİD SORU VE CEVAPLARI SORU: Ashab, Resulullah (S.A.V.) Efendimize soruyor. Cennette bizler sizinle beraber mi olacağız. yoksa ayrı mı olacağız? Çünkü sen Makamı Mahmut sahibisin, bizler ise değiliz. Resulullah (S.A.V.) Efendimiz: Her kişi sevdiğiyle beraberdir. buyurdular. Ne demek istediler.

 

Evvela Muhammed i bilmemiz gerekiyor. Muhammedi bilemeyen onunla beraber olup olmadığını da bilemez. Cennetler ikidir. Amel cennetleri ve irfaniyet cennetleridir. Amel cennetleri amel karşılığında cennetler olup, oruç tutmak, namaz kılmak, hacca gitmek, zekat vermek gibi ibadetlerimizdir. İrfaniyet cennetleri de 1- Efal cenneti 2- sıfat cenneti 3- Zat cenneti 4- Vahdet veya Ruhullah cennetleridir. Bu cennetlerin hangisinde olursak olalım bu yerlerde Muhammed i bilmemiz ve şuhut etmemiz gereklidir. Onun için bu mukayyet olan alemde Muhammed 4 yerde zevk edilir bunun beşincisi yoktur.
Enfüste Muhammed: Zat olan Hakkın sıfat olan
Muhammedden yani kişinin bütün sıfatlarından tecellisini bilmek ve zevk etmektir.
Afakta Muhammed: Bir Mürşid-i Kâmilin bütün
ihvanlarından bilinmesi ve görünmesidir.
Vahdette Muhammed: Ahadiyetten 6 meratib mertebelerinden açığa çıkan Hakkın tecellilerini bilmek ve görmektir. Zira Allah bu alemi 6 günde yarattı ayeti bunu remzetmektedir.
4- Kesrette Muhammed: Allah Ahadiyetinden
1- Cemadatta, 2- Nebadatta 3- Hayvanatta 4- İnsanatta tecelli etmekle bu kainatta 4 yerde Tafsilat-ı Muhammedi aynalarından kendini şerh etmektedir. Çünkü Bu alemde Zat Allah, sıfat ise Muhammeddir. Yalnız Resulullah (S.A.V.) Efendimiz Allah ı kemal sıfatlarda arayınız. Allah ı noksan sıfatlardan aramayınız. Allah noksan sıfatlardan münezzehtir buyurmuşlardır. Bizler de Muhammedi de noksan sıfatlarda aramayız. Kemal sıfatlarda ararız. O noksanlıktan münezzehtir.
Onun için kemal mertebelerinde tecelliler Muhammedi tecellilerdir. Bu mertebe ve yerlerde Muhammedi tanıyan ve zevk eden kişiler her yerde ve her zaman Muhammed le birdirler. Resulullah (S.A.V.) Efendimizden ayrı olmadıklarını görecek ve zevk edeceklerdir.
Hakikatte cennet kişinin Tevhiddeki zevki cehennem ise Tevhiddeki cahilliğidir. Böylece anlaşılmış oluyor ki kişiler hangi cennette olurlarsa olsunlar Makamı Mahmut sahibi olan Resullulah efendimizle daima beraberdirler. Çünkü kişi sevdigi ile beraberdir. (H.Ş.). Tahakkuk etmiş olacaktır.
Onu sevmek, onu bilmek ve onunla daima beraber olup, onun her türlü hali ile hallenmektir.
Cehennemdekiler hiçbir zaman Muhammed i bilemez ve görmeyeceklerdir. Bu alemde saydığımız bu dört tecellinin dışında başka bir tecelli bilmek ve görmek mümkün değildir. Resullulah efendimizle beraber olmak isteyenler bu yerlere nazar etsinler. İnşallah Rabbim onlara ihsan edecektir. Amin.

 

SORU: Melamilik neden tarikat değildir?

 

Melamilik,kendi varlığını hakkın varlığında yok etmek olduğundan,Melamik bizzat arzu edilenin kendisi olması nedeniyle,gayeye giden yol olmayıp,gayenin kendisi olduğu için tarikat değildir. olanların kendi varlıkları yoktur. Dolayısıylada,gidecekleri bir menzilde yoktur.tarikat ise,ilim ve irfaniyetle hakka yolculuktur.bütün tarikatların menzili melamiliğe kadardır.Melaminin varlığı hakkın varlığı olduğundan,zerreden küreye kadar bütün varlıklarda,Cenabı Allahın tecellilerini Melami mahzarlarından bizzat cenabı hakkın kendisinin seyretmesidir.onun için Melamilik bir ekoldür. Melamiler bir tarikat yolcusu değil,menzildeki ulaşılması gerekli,didardır.mesleki Muhammedidir.bütün öten bülbüllerin gülüdür,sevgilisidir.
Melamiler,hak mahzarı olarak,kendilerinde tenle canı,Alemde ise,zahir ve batının tevhidini yaparak seyrederler.ve Rabbena ma halakta haza batıla sen batıl hiçbir şey yaratmamışsın derler.

 

SORU: Ahirette insanlara akıl verilecekmi ?

 

Resulullah efendimiz,bir hadislerinde (Evvela ma halakallahu akli) Allah evvela benim aklımı yarattı.buyurmuşlardır.her insanın aklı, Resulullah efendimizin Akıl güneşinin bir tecellisinin mahsulüdür.dolayısıylada,herkezin istidat ve kabiliyeti nisbetinde,bu Alemde Akıl nimetinden ne kadar istifade edebildiyse,Alemi Ahirettede o nisbette Akıl güneşinden istifade edecektir.zira Dünya Ahiretin tarlasıdır.onun için Ahirette Aklımız olmasa,sorulara nasıl cevap vereceğiz.dünyadaki fanilik bedenedir.Akıl,fikir,idrak gibi kesif olmayan nimetlere değildir.Akıl gibi hakkın bütün latif tecellileride,manevi latif vücudumuzla beraber,yoluna devam edecektir.

 

SORU: Enfusta cem afakta fark ne demektir?

 

Enfus biz,afak ise,bizden gayrileri demektir.Hakkın varlığı ile varlıklanan bir kişinin,her gördüğü didar olacağı için,ondan başka hiçbir şey görmemesi ve kendi diye bildiği vücudunun bile Allahın zuhura gelme mahzarı olduğunu bilmesi,daima her an onunla beraber olma zevki,onun gönlünde enfusu cem olması demektir.idrakında ve bilincinde hep odur.her neye bakarsa baksın,Allahın tecellisi olduğunu zevk etmesidir.
Afakımızdaki Fark ise:zerreden küreye kadar her tecelli cenabı hakkın ama,mahzarların istidatlarına göre,kimisinde yücelik, kimisinde nakısiyet görülmektedir.Arif olanlar,Allahın tecellilerinin mahzarlara göre,zuhurunu bildikleri için,zalime yaklaşmaları ile Alime yaklaşmaları farklıdır.yılana yaklaşması ile,bir insanı kamile yaklaşması farklıdır.Cenabı Allahın bile Cemadattaki tecellisi,bir Ruhlu varlık,Nebadattaki tecellisi iki Ruhlu varlık,Hayvanattaki tecellisi üç Ruhlu varlık,İnsanattaki tecelliside dört Ruhlu olarak zuhur etmektedir.işte bu idrakada Afaktaki fark diyoruz.

 

SORU: İlmen yakın,aynel yakın,hakkal yakın Kuranda varmıdır,kimlerdir?

 

 

Kuranı kerimin tekasur suresi ayet 5. (Kellasevfetalamune ilmel yakin) eğer kesin bir bilgi ile bilseydiniz. ve ayet 7. (sümme la teravunne aynel yakin) yine and olsun muhakkak onu kesin bir görüşle göreceksiniz.Vakı a suresi ayet 95.(inne heze lehüve hakkul yakin) işte budur şüphe götürmeyen gerçek buyurulmakla,bu ayetlerde ilmel yakin,aynel yakin,hakkal yakin ayetlerinin zikrini görüyoruz.
İlimle bu yakınlıklara vakıf olanlar:bütün varlıklarda hiçbir şüphe olmadan:Tevhidi Efalde ilmel yakin bilindi,Tevhidi sıfatta Aynel yakın göründü,tevhidi zatta ise Hakkal yakin zevkidar olanlar,bu ayetlerin mahzarları demektir.yalnız ilimle bilmekle,iman etmeği karıştırmayalım.imanda üç türlüdür.
1-Taklidi imanı olanlar kuranı kerimin Bakara suresi ayet 136.(biz Allaha ve bize indirilen kurana,İbrahim ve İsmail ve ishak ve yakub ve torunlarına indirilenlere,Musa ya,İsaya verilenlere ve bütün Peygamberlere,Rabları tarafından verilen kitaplara iman ettik.onların hiç birini diğerinden ayırt etmeyiz.biz ancak Allaha boyun.eğen Müslümanlarız) diyerek,Cenabı hakkın,Farzı ilahisini taklidi olarak iman edenlerdir.
2- İstiklali iman sahipleri:kurani kerimin Ali imran suresi ayet 191.(sağ duyulular o kimselerdirki,ayakta iken,otururken ve yatarken Allahı anarlar,ya Rabbı abes hiçbir şey yaratmamışsın derler)işte bunlar istiklali iman sahibidirler.
Hakkal yakın olanlar için kuranı kerim Aliimran suresi ayet 18.(Allah kendinden başka ibadete laik bir varlık olmadığını delilleriyle açıkladı.Melekler ve ilim sahipleride adalet ve Hak üzere şahitlik yaparak buna iman ettiler.ondan başka hiçbir ilah yoktur.o Tevhid getirmiyenlere galiptir.hüküm ve hikmet sahibidir) buyurulmuştur. İşte mülkünde kendisinden başkasının görülmemesi ve kendinden kendisine şahidlik yapması,onun Hakkal yakın olmasıdır.bu ayeti kerimedede bizlere bu kişilerin Hakkal yakın olduklarını söylemektedir.
Görüldüğü gibi, her bir idrak ve Hakka yaklaşmanın, Kuranı kerimde bir çok ayetlerle isbatı mevcuttur.yeterki ilimle bildiklerimizi,çalışarak zamanla aynel yakınlık olan şuhudu zevklere geçmemize,oradanda Rabbımızın himmetiyle Hakkal yakınlığa geçmemiz zuhur etsin.

SORU: Hadid suresi ayet 3 de. (Evvel,ahir,Zahir,Batın benim) denmektedir.İnsan oğlu mademki Alemi kübradır.bu Ayeti kerimeyi nasıl kendimizde müteala edip zevk etmek mümkündür?

 

 

 

İnsan oğlu Cenabı hakkı, eniyet ve hüviyeti ile kendinde cem eden bir varlıktır.Kuran eşittir insana. Dolayısıylada,bu insan oğlunda bunları net olarak bilmek ve görmek mümkündür.Cenabı Allah bu mukayyet olan ademde;Zatı yönüyle evveldir.Sıfatları yönüyle batındır.Esması yönüyle zahirdir.fiilleri yönüyle Ahirdir.işte,bir kişinin zatı
Cenabı hakkın bir tecelli şübesidir.Mısrı Niyazi Hz.leri bir ilahisinde:
Zatı hakkı anla zatındır senin,
Hem sıfatı hep sıfatındır senin
Senseni bilmek necatındır senin
Gayre bakma sende iste sende bul.demekle,onun zatının zatımız olduğunu,sıfatlarımızında sıfatları olduğunu bildirmişlerdir.sakın bu et ve kemikten meydana gelmiş fiziksel vücudumuz zatı değildir.Ruhsal özümüzdür.sıfatlarda bu görünen sıfatlar değil,bu sıfatlardan duyan,gören ve konuşandır.Allahın Esmalarıda ikidir.1-hakkiyete ait esmalar.Allahın 99 esması 2-halkiyete ait esmalardır.Ahmet,Mehmet gibi.bizledeki esmalar halkiyete ait kulluk esmalarıdır.o kişinin ismini söylediğinizde,onu tanıyorsanız onun hakkında iyiliği veya kötülüğü için, hemen fikrinizi söylersiniz.zahirde onun esması size hatırlatıcı olur.Ahiride,bizlerin fiilleridir. Zira her bir insan,fiilleriyle onu tanıyıp hakkında iyi veya kötü diyebilir.Cenabı Allah bu alem ve Ademde;zatından sıfatlarına,sıfatlarındanda fiilleriyle açığa çıkarak eserlerini göstermiyormu.Allah bu Alemde 5 yüzü ile bilinir ve görülür.oda zatı,sıfatları,esması,efali,ve asarı iledir.işte bir kişide kendisini yakın takibe alarak kendinde bunları bilip seyredebilirse,daima onda o olmanın zevki ile zevkidar olur.

SORU: Hak ve Hakikatı Duymak ve Görmek Nasıl Olur.

 

Bir insan,Adem ve Aleme bakarken, Allahın kendisine bahşettiği iki gözün,iki kulağın,ve bir ağzın tevhidini yaparak bakmalıdır. Cenabı Allah insana iki göz vermiş,biri ile Allahın vahdaniyetine,diğeriylede,Allahın kesretteki tavsilatı Muhammediyesini şuhut etsin diye.çünkü Allahın zat yüzü olan mutlakiyetine yalnız iman edilip teslim olunmalıdır.Allah nasıldır, nerededir,mekanı varmıdır diye düşünülmemelidir.zira Allahın Resulu,Allahın zatını düşünmeyiniz demiştir.diğer gözümüzüm remzettiği mana yönü,Allahın kesret yüzü olan tavsilatı Muhammediyeden,sıfatları yönü ile tecelli edişini,esma alarak fiilleriyle zuhura gelip asarını bizlere gösterdiğini tahsil ederek,görüp yaşamaya çalışmalıyız.Cenabı Allahın kemalat tecellisi,insanı kamillerde zuhur ettiği içinde,bilmediğimizi onlardan sorup öğrenmeli,onlardaki kemalatın Allahın kemalatı olduğunu hiç unutmadan,sevgide,saygıda,hizmet ve teslimiyette,şahsa değil,hakka olduğunu unutmamak lazımdır.işte iki gözün idraktaki mahsülünü tevhid yaparsak gözün görme idrakı birlenmiş olur.
Allah insanlara ikide kulak vermiştir.sağ kulakla hakkın sedasını duysun,sol kulaklada,halkın sedasını duysunda,hak ile halkın ayrı olmadıgı idrakını tevhid yapsın diyedir.zira halktan tecelli eden hak olduğuna göre,(her neye bakarsa vechi rahmanı gördüğünü,her neyi kulağı duydu ise mağzı kuranı dinlediğini)söyleyebilecektir.Bizler,fiziksel bedenlerin idrakından öteye,siyret vücutların mevcudunu göremediğimiz için,bütün Allahın tecelli mahzarlarından hakkın kuran sedasını duymamız mümkün olmamaktadır.hacivatla karagözün bir gölge olduğunu,onların ses ve hareketlerinin görünmeyen bir sanatkar tarafından içra edildiğini nasıl biliyorsak,Adem ve Alemdede bu ses ve haraketlerin,Allah tarafından mahzarların istidatları nisbetinde yapıldığını bilmemiz gerekmektedir.işte bu halk ve hakkın tevhidini zevk etmemiz,bizlerin kemalatı olacaktır.
Cenabı Allah insan oğlunu yaratırken bütün azalarını melekleri vasıtası ile yaratmış yalnız burunu ise bizzat kendisi yaratmıştır. Çünkü burun zatı remzetmektedir.onun için,burunun iki deliğinin rumuzatı, Allahın Celal ve Cemal tecellilerinin kokusunu idrakı ve bilinçlerinde tevhid yaparak,kendi gönül laboratuarında,rapor yaptıktan sonra,dilleriyle her şeyi yerli yerinde başkalarına anlatabilmeleridir.zira Allah iki kulağı ile duyduğunu,iki gözü ile şuhut etsin ve bir defada,kalbinin tastikini ifade etsin için diye bir ağız yaratmıştır.İki kulak,ve iki göz ile bu tavsilatı Muhammediyede,cenabı hakkın bütün tecellilerinin Tevhid idrakı,zamanla insanda yaşama dönüşecektir.Allah insana ikide kol vermiştir.bu kollardaki elleriyle,hakkın güç ve kuvvetinin bu ellerden tecelli ettiğini bilecek ve bu idrakı ile bütün işlerini yapmaya başlayınca,Hak ve Hakikattan ayrılmıyacaktır. Zira Allah ve Resulunun yolunda gidenler sağcılar olup kitabı sağ tarafından verilenlerdir.Allah ve Resulunu inkar edenler ise solcular olup kitabı sol tarafından verilenlerdir.sağ kolumuz,Allahın emirlerini,iyilik,güzellik,insan için faydalı her şeyi yapmayı remzetmekte,sol kolumuzda,Allahın yasakladığı,insanlığa faydasız olan işleri remzetmektedir.onun için,sağ tarafımızda Cennet,sol tarafımızda Cehennem vardır denmesi bir rumuzattandır.
İki ayağımızında mevcudiyeti,Hak ve Halk diye vasıflandırdığımız Tevhid yolunun vuslatını bizlere ikaz etmektedir.sağ ayağımız hak yolunu,sol ayağımızda,halk yolu olan nefse hizmet yolunu remzetmektedir. bizler bu sıfat ve azalarımızın Hak ve Halk yönlerinin idrakı ile Tevhid yolunda ilerleyip yaşama geçebilirsek,işte o zaman kendi varlığımız diye bildiğimiz bu hakkın,halk sıfatlarında kendi kendisini seyretmesi zuhur edecektir.halk dediğimiz Hakkın zuhura gelmesinden ibaret olup ayrı değildir.yoksa,Allah ayrı,bizler ayrı olarak bir idraka sahip olmamız,bizleri nefsimizin yolunda hizmet ettirecektir.Cenabı Allahın (hiçbir yere sığmadım Mümin kulumun kalbine sığdığım ) demesi,işte bu Mümin kullardaki, Cenabı hakkın kemalat tecellisinin idrakından ibaret olduğu anlaşılmış oluyor.Allah hepimize bu idrakları nasip etsin.

 

SORU: İslamın 5 Şartının Hakikatteki İdrakı Nedir.

 

Evvel şariatı ahkamda,evvela islamiyetin isbatı için La ilahe illallah Muhammedurresulullah kelimeyi şahadeti gelirsede,hakikatı Muhammediyede,başta oruç gelmektedir.Bunun isbatı,savum,selat,haç,zekat ve kelimeyi şahadet ifadesidir.
1-Oruç:uruç etmektir.yani yükselmektir.her ne kadar ikilik olan kulluktan Hakka vuslat olarak,her türlü,şirk ve kula ait bütün günahlardan ihtiyari olarak kurtulmak diyebiliriz.sabahtan akşama kadar aç ve susuz bedenimizin ihtaçlarını vermemek değil,doğduğumuz günden,öleceğimiz güne kadar,ihtiyari olarak muti kalbe ente muti ölmezden evvel ölünüz.hadisinin ışığında,bizim ve gördüğümüz varlıkların Kendilerine ait hiçbir varlığının olmadığını,varlık sahibinin Allah olduğunu,bu varlıkların onun bu mukayyet alemde,latif varlıkların birer gölgesi olduğunu bilmektir.bunu Muti kalbe ente muti hadisi ile ifade edebiliriz.
2-Namaz :Namaz,müminin miraçıdır. Miraç ise,Cenabı Hakla beraber olmak,onunla konuşmaktır.bir kişi kendi varlığının olmadığını varlık sahibinin Cenabı Hak olduğunu idrak ettikten sonra,Hakkın kul diye bildiği mahzardan tecelli edenin o olduğunu zevk edince,onun kendi mahzarında veya bütün mahzarlarda her an ayrı şanda tecelli edişini seyredip zevk etmesi,o kişinin Hakla beraber olup konuşmasıdır.
Onunla kıyamda,Rükuda,ve secde halinin dışında başka bir konuşma olmaz.çünkü bu üç tecelli dışında onun zuhuru yoktur.
3-Haç:Haç ziyaret demektir.her ne kadar Allahın zatını remzetmesi nedeniyle bizler kabeyi ziyaret ediyorsakta,afakta bütün saliklerin kabesi durumunda olan efendilerini ziyaret etmeleri ve Rablarından,Adem ve Alemdeki zerreden küreye kadar,Allahın meratibi ilahiyenin tecelli tahsilidir.kainattaki bütün sıfatlar,kendilerindeki tecelli eden Zatı ilahiyeyi idrak ederek,gönüllerini ona açmış bir vaziyette,yarabbi sen bizlerden tecelli etmesen bizler olmazdık, ve şu halimizi sana muhtacız.samadaniyetinle bizlere verdiğin bu lütuflara hamd ediyoruz.demekle,bütün sıfatların zatın samadaniyet tecellilerini idrak etmesi haçtır.
4-Zekat vermek :zengin olanın fakir olanlara,zenginliğinden 40 da 1 vermesidir.bir kişi,mülkünde Allahtan başka bir varlık görmiyorsa,gördüğü sıfatlarda onun kün emrinin bir mahsulu olarak yaratana muhtaç durumda olduğunu görüyorsa,zengin olan Allahtır.Nasıl bir vücutta Ruhun bütün sıfatlara tecellisini lütfetmesiyle,kulak duymasıyla,göz görmesiyle,dil konuşmasıyla zekatını alıyorsa,bu kainattada,Cenabı hakkın zerreden küreye kadar bütün varlıklara lutfu, onun zekatı olmaktadır.varlıkların istidat ve kabiliyetlerine göre bütün varlıklar,hakkın zenginliğinden zekatlarını almaktadırlar.Cenabı hakkın bu alemdeki dört tecellisinin duyguları ile birliğinin idrakında olanlar,daima zekatı alan ve verenin,seyir zevkini yapmaktadırlar.
5-kelimeyi şahadet : La ilahe illallah Muhammedurresulullah dır.işte bir kişi,lailahe demekle bu Alemdeki varlıkların hiç birinin kendi varlığının olmadığını,zanlarında hayellerinde bir ilahında bulunmadığını bilmektir.İllallah demeklede,zerreden küreye kadar,bütün varlıkların Allahın varlığı ile var olduğunu,bu gördüğümüz varlıkların kendilerine ait bir varlıkları olmadığı için Cenabı hakkın varlığı ile var oldukları için,Cenabı hakkın sıfat olan Muhammed aynasından görüntüsünden ibaret olduğunu idrak etmektir.Muhammederresulullah,Muhammed A.s.Allahın kulu ve Resuludur.kul demek köle demektir.köleninde hiçbir varlığı yoktur.dolayısıyla,bir kişi,oruç tutarak,kendi varlığını ihtiyari olarak Allahın varlığında yok eder,latafet vücuda bürünerek latif olan Hakkın kendi mahzarında Hakla konuşarak Namazının zevkine ererse,kendinde ve Alemdeki bütün sıfatlarında zata muhtaç olmalarının idrakı olarak haç yaparsa,Hakkın zatının zenginliğini idrak ederek bütün sıfatlara istidatları nisbetinde tecelli ile zekatını verdiğini zevk edebilirse, işte o zaman kelimeyi şahadeti bir kimse getirmiş olur.yoksa getirilen kelimeyi şahadet ismi üzerinde kelimenin şahadeti olur.görüldüğü gibi,tevhiddeki meratibi ilahinin tümünü bizlere 5 madde halinde,şart olarak sunulmuştur.

 

SORU: Kuranı kerimin Mümin suresi ayet 8 de adı geçen And cennetleri nedir.

 

Cennetler 8 dir. Bunun 4 üne amel cennetleri,4. ünede irfaniyet cennetleri denir. İşte bu irfaniyet cennetlerinden bir taneside,And cennetleridir.Cenabı Allahın,zerreden küreye kadar bütün tecellilerini bu tavsilatı Muhammediyede zuhur ettirmektedir.bir kişi,kendi varlığının olmadığını,varlık sahibinin cenabı hak olduğunu anladıktan sonra,bütün varlıklardaki tecelli edenin Cenabı hakkın olduğunu idrak edecektir.dolayısıylada,ister kendi Muhammediliğinde isterse tavsilatı Muhammediye olan kainattaki varlıklarda,kalbi ile tenzih,hissi ile teşbih yaparak tevhid şuhuduna sahib olanlar,And cennetlerine hak kazanmışlardır.bu Muhammed sıfatlarından daimi olarak,Cenabı hakkın tecellilerini şuhut ve zevk etmek And cennetleridir.Ali imran suresi ayet 191 de Allahın rızasını kazanmış olanlar,ayakta iken,otururken,ve yatarken Allahı daima anarlar.göklerin ve yerlerin yaradılışını iyice düşünürler buyurulmaktadır.işte,Allahın bu sıfatlardaki tecellilerini bizlerede daimi seyretmek nasip eyle diye dua edilmektedir.bizlerde kendi varlığımızın olmadığını,varlık sahibinin Cenabı Allah olduğunu idrak ettikten sonra,her varlığın istidadına göre tecellisini daima seyretme zevkine sahip olduğumuzda,And cennetlerinde olduğumuzu unutmamalıyız.yalnız bu zahir olan duygularla fiziksel bedenimizin zevki değil,batın duygularla elde edilen,cenabı hakkın latif tecelli zevkidir.

 

SORU: Arafat ne demektir. Hacılar arafatta vakfeya ne için dururlar.

 

Arafat hak ve hakikata vakıf olmak,arif olmak demektir.zahirde her ne kadar dünya ile ahiret arasındaki berzahada Arafat denilmekte isede,fiziksel bedenlerin hakkın bir gölgesi olduğunu,bu gölgelerin varlık sahibi cenabı hakkın bu alemdeki bir görüntüsünden ibaret olduğunu bilmek lazımdır. İşte bu varlık aynalarından,cenabı hakka vakıfiyet,arifiyettir,arafattır.hacılar arafatta vakfeya durmaları ise:bütün insanların gayesi,Nefs ikiliğinden kurtularak Cenabı hakkın vahdaniyeti olan birliğe kavuşmalarıdır.Cenabı hakkın vahdaniyetine kavuşanlar idraki olarak onda var olmuşlardır.dolayısıylada gayelerindeki menzile vardıkları için vakfe yaparlar vakfe demek durmak demektir.sefer hali bitmiş muhkim olanlardır.Cenabı hakkın bütün ayet olan delillerini her varlıkta fiilleriyle nasıl görüyorsak,aynen onun gibi hacılarda hakka arifiyet yerinde ayakta bütün insanlık için dua ederler. Onların duasıda anında kabul edilir.çünkü ayniyetin duasını ayniyet reddetmezde ondandır.

 

SORU: İnsan suresi ayet 26 gecenin bir kısmında ona secde et.birde geceleyin onu öygü ile an ayetindeki geceleri secde etmekten kasıt ve mana nedir.

Geceler vahdeti gündüzlerde kesreti remzetmektedir.onun için Gece olan vahdet deryasında,ikilikte kalmadan daima hakla konuş.zira kulun hakka en yakın olduğu an secde halidir.bir kişi kendi varlığının olmadığını varlık sahibinin cenabı hak olduğunu zevk ettiği zaman,kafasını her nereye çevirirse çevirsin,hakkın yüzünü göreceği için,Cenabı hakkın
Ekberliğini elbette yadedecektir.işte bu kulun mahzarından tecelli eden zuhuratı zevk etmek,daima onu övgü ile anmaktır.

SORU: Kuranı kerimin fecir suresi ayet 1-2-3-4 kasem olsun sabaha,on geceye,her şeyin çifte ve tekine,geçip giden geceye and içilmektedir.bundaki sırlar nedir.

Hakikattaki sabah;İhtiyari olarak,Ruh güneşinin bu fiziksel bedenin üzerindeki tasarrufunun ilk zuhuratıdır.Ruh güneşi bu madde bedenin zulmaniyetini ilk defa aydınlığa çıkarmasına sabah vakti denir.on geceden muratta;insanlarda cenabı hakkın 5 zahir 5 batın duyguları vardır.bu yekün on hissin toplamı,dünya ve ahirette kişinin kemalatının vesilesidir.onun için and içilmiştir.ayrıca her şeyin çifte ve tekinden muratta,insandaki Ruh birliği ve vücudun tamamının kesretine,yani vahdet ve kesret tecellilere and içilmektedir.geçiçi olan Nefs gecesinede yemin edilmek suretiyle.Ruh güneşinin bu vücud ülkesinde,kalp ayı vasıtasıyla on duygumuzla ister vahdet ister kesret tecellilerinin Nefs gecesindeki karanlığı dağıtarak daima aydınlığa ve selamete çıkaran o sonsuz Nura yemin edilmektedir. Zira bu Nur insanları kurtuluşa erdiren tek yoldur.

SORU: Adem.A.s.ın iki oğlu Habil ile Kabili Enfüsumuzda nasıl zevk etmeliyiz?

 

Adem a.s. ın iki oğlu Habil ile kabil olduğu gibi bizlerdede,elbette Habil ile Kabil vardır.Bizler Ademliğimizi idrak ettikten sonra,çok iyi anlayacağızki,Ruhumuzun doğrultusunda,görev yapan Akılın habil olduğunu,Nefsin istek ve arzuları olan Vehiminde, kabil olduğunu görürüz.o günden bu güne kadar Habil ile kabil meselesi devam edegelmiştir denilmektedir.halbuki,Habil ile kabil itilafı,ister şahsı enfusumuzda,isterse afakımız olan toplumda, hala her an olup durmaktadır.siz nefsin doğrultusunda hareket edenlere kabil,çünkü onlar nefslerine mahkumdurlar.Ruhun doğrultusunda aklını hareket edenlerede, habil diyebilirsin.çünkü onlarda hak ve hakikatın mahkumudurlar.

 

SORU: Ümmetim yağmur gibidir.evvelimi,Ahirimi daha hayırlıdır bilinmez.H.ş.ini açıklarmısınız?

 

Peygamber efendimizin ümmetide,sevgili Peygamberimiz gibi,bütün gönüllere yağmur gibi rahmetini yağdırmaktadır.nasıl bir bahçede,Elma çekirdeğinden Elma ağacı yetiştirip Elma meyvası alarak bizlere Rahmaniyet Rahmeti ile rızık oluyor,yaşamımız onunla devam ediyorsa,Muhammet çekirdeğindende binlerce Muhammediler zuhura gelerek, Rahimiyet Rahmetiylede, yağmurunu gönüllere yağdırmak suretiyle,manevi rızıklarını vermektedirler.bu Muhammedi ağacının,gelişip Meyva vermesi için bir çok devrelerden geçmektedir.bahçeye ekilen bu tohumu, toprak altında kurt yiyebilir,toprak üstüne çıkınca,soğuk ve bir çok etkenliklerle saf dışı olabilir.çiçek devresinde ,Rüzgara kapılabilir.yabancı kuşlara yem olabilir.hasılı Muhammedi çekirdeğinin Muhammediyün olasıya kadar,evveli olan çekirdektemi iskarta olacağı,yoksa Meyva haline dönüşesiye kadar Ahir zaman içindemi iskarta olacağı bilinmez.onun için Bizleri Cenabı Allah bir Muhammed bahçavanına nasip etsin.bir Muhammed bahçıvanında,kendi ümmet olma ağaçını,kurda kuşa yem olmadan yetiştirdikten sonra,yağmur gibi herkezin gönül arzına,tüba ağacı misali rahmetini yağdıracaktır.yoksa,sevgili peygamberimizin ümmet elbette yağmur gibidir.yalnız onun durumu belli olmadan evvelimi yoksa ahirimi hayırlıdır bilinmez.

 

SORU: Nevruz Bayramı olan her sene Martın 21 inde gece ile gündüz bir olmaktadır.bunun batındaki manasını açıklarmısınız?

 

Üç türlü Kuranı kerim vardır.1-Musafı şerif(lafzı kuran).2-Suvari kuran.(Furgan olan bu kainatın sıfatlar alemi) 3-Ümmül kitap.(İnsanı kamil) onun için bu Alemde ne varsa,İnsandada bunların hepsi mevcuttur.Kainatta kış devresinin bitip ilkbaharla bütün nebadatin uyandığı gibi,bizlerinde,cehalet,gayriyet ve şirk devresi olan ikiliğin kalmadığı,hak ve hakikatın kul denen mahzar sıfatlarından zuhur etmesine Nevruz diyoruz.kainatta nasıl bu devrede her şeyin yeşillikleriyle diriliğini görüyorsak aynen onun gibi,kişilerde kendi gönüllerinde bu tecelli zevklerine sahip olmaları,onların Nevruz bayramları olacaktır.kişinin daha evvel 8 sıfatı nefsi emmarenin hizmetinde görev yaparken,bir kamil irşad ve terbiyesi sonunda ayni sıfatlar bu sefer Ruhun istekleri doğrultusunda hizmet etmeye başlamıştır.Nefse hizmet eden sıfatlar ne ise Ruha hizmet eden sıfatlar ayrı değil aynidir. Onun için,kişinin gece olan cehalet devresiyle,ilim ve irfaniyeti ile aydınlığa çıkış gündüzü zamanı aynıdir.çünkü her ikiside 8 sıfatı subutiye ile zuhura gelmektedir.bir kişi her tecelliyi halka nisbet ederse,o halktan başka bir şey değildir.her tecelliyi Hakka nisbet ederse,o zamanda Haktan başka bir şey olmadığını görecektir.Allahın celal tecellileri gece, cemal tecellileri gündüzdür.

 

SORU: Kuranı kerim Aliimran suresi ayet 190 Göklerin ve yerlerin yaradılışında,gece ile gündüzün birbiri arkasında gelişinde,kalp(akıl)sahipleri için deliller vardır. ayetindeki deliller nelerdir?

 

Bu ayete, ilim sahipleri ilimleriyle bir mana verirler.kalp sahipleride gönüllerindeki şuhudu zevkleriyle ayrı bir mana verirler.ilmi olarak uzun uzun bunu izah etmiyeceğim.onu ehline bırakıyorum.kalp sahiplerinin bakış açısı;göklerden gaye beka alemi olan hakkın tecellilerinden başka hiçbir tecellinin olmadığı,her tecelli hakkın tecellisi olduğu için,her an ayrı bir şuhut ve müşahade zevki onun delilleridir.yerlerde kesret alemi olan tavsilatı Muhammediyedeki zuhura geliştir.göklerin ve yerlerin mülk sahibi Allahu tealadır.hiç bir kimsenin göklerde ve yerlerde bir şeyi yokturki,onu başkasına vererek ucuplanabilsin. vallahü ala külli şeyin kadirun)Allah her şeye kadirdir.Geceler vahdeti, gündüzlerde kesreti remzetmesi nedeniyle,gece ile gündüzlerinde birbir arkasında gelmesinde kalp sahipleri için deliller vardır.zira vahdet durumunda olan bir ağacın çekirdeğini,kesret olan gövde,dal,yaprak ve meyvalarında,nasıl sanatını,ressamlığını,mühendisliğini ve her türlü delillerini görüyorsak aynen onun gibi,gece ile gündüz olan vahdet ve kesretin bu adem ve alemdeki tecellileri,bizleri cennette yaşatıyor.hemde cenabı hakkın her şeydeki delillerini gördükce,kulluğumuzu bir an dahi unutturmuyor.saten bunca evliya ve enbiya halkı davet eyledi cenabı hakkın vahdaniyetin delillerini görmek için değilmidir.şu halde ister yerlerde isterse göklerde olsun deliller tecelliler demektir.

 

SORU: Şems Hz.leri Mevlanayı irşad etmek için, önce mevlananın babasına ne için gitmiştir?

 

Evlat Babanın aslı olduğu için,henüz daha bilinip görünmeyen bir meyva çekirdeğinin,ağaç halindeki kendisini şerh etmiş meyvalara bakmak yeterlidir. Zira o çekirdekteki bütün hasletler ağaçtaki gövde,dal,yaprak, meyvanın tadı,kokusu,ve rengi tümüyle bilinir ve görülür.bizler bile bir at yetiştireceğimiz zaman ırkı arap atı olsun,ayakları gelişmeye musait olarak uzun olsun gibi hasletler aradıktan sonra yetiştireceğimiz tayı alırız. İşte şems Hz.leride evvela babasına gitmesindeki sebeb budur.babasındaki hasletlerden yola çıkarak Mevlanayı irşad etmiştir.

SORU: Kuranı kerimin Hümeze suresindeki Huteme ne demektir.sırrı nedir?

 

Cenabı Allah,insanların ayıplarını araştırıp eksiklerini,ayıplarını sağa sola söyleyen,cahil,gazab ehli ve kibirli insanlara yazıklar olsun diyerek,halka eza vererek cehennemlik olduklarını bildiriyor.ve bu kişilerin şeytani hislerle dobdolu olması nedeniyle,Hutame ehlidirler.yani o kişilerin ,hırs ateşi,gazap ateşi ve şeytani istekler kalbini istila ederek,kalbi eleme uğratmışlardır.bu ateşin yüksek hararetinden ruhun istekleri uygulanmıyacak hale gelmiştir.çünkü kalbteki bu şeytani istek ve arzular,kişinin ruhu ile irtibatını kesmiştir.işte gönlü istila eden şeytani nefsi kuvvetler cehennemin beşinci tabakasındaki inatcı münkirlerin gaye kuyusudur.

 

SORU: Arşı taşıyan Meleklerin,Dünyada 4,Ahirette ise 8 tane olduğu bildirilmektedir.bundan ne anlayacağız?

 

Arş,Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeridir.Evvel,Ahir,Zahir ve batın tecellilerinide kaplamaktadır.kuranı kerimin Mümin suresi ayet 7 de,ve Hakka suresi ayet 17 de Meleklerin dünyada 4 melek tarafından taşındığını,Ahirette ise 8 Melek tarafından taşındığını bildirmektedir.İnsan varlığı alemi kübra olması nedeniyle kendimizde bu Arşın taşıyıcı Meleklerini bilmemiz ve zevk etmemiz mümkündür.Melek kuvve demektir.kudret demektir.İnsan varlığı,bir özdeki latafet vücudu ile vardır.birde onun gölğe durumunda olan kesafet yönü yani fiziksel yönü mevcuttur.Latafet vücuttan haberdar olmayanlar,yalnız fiziksel varlıklarını gördükleri için,Hayvanatı Ruhlarının kalp ve Akıl nimetiyle vücut üzerindeki sıfatları vasıtasıyla, süfli nefsin hizmetinde bu 4 kuvveyi kullanırlar.Kamil terbiyesinde irşad olanlar bilirlerki,Rabbının Arşı olan kalbi İnsaniye üzerinde o gün 8 Melek yüklenirki,onlar kabullendikleri tecelli putlarına üstün gelerek,Ruhanı Nurun Kalbe tecelli ettiğini,kalbinde bir komutan gibi Akıl nimetiyle sıfatlardan tecellisini müşahade ederler.Dünyada fiziksel bedene dört süfli taşıyıcı,Ahirettede latif vücuda dört taşıyıcı olarak sekiz olarak iki tarafada bu Meleklerin Arşı taşımaları zuhur eder.Peygamberimiz onlar bu gün dörttür.yevmi kıyamette Allahı teala onları diğer dört Melekle kuvvetlendirerek 8 olurlar buyurmuşlardır.görüldüğü gibi,Ruh,kalp,akıl ve sıfat tecellisiyle,süfli olan vücuda hizmet,hayvani Ruhaniyetin içraatı olduğu,bu dört kuvvenin, insani Ruhun, nurani kalpten, Aklı külle sıfatlardan, kalbi insana hizmetle içraatını görebiliriz.işte kişinin idrakını gafletten uyanma ve yenileme zamanında,süfli olan 4 fail ile, ulvi olan 4 nuranı fail 8 Melek olarak Arşı taşımaktadırlar.

 

SORU: Üzeyir A.s.ın 100 yıl öldükten sonra dirilmesinden bizler tevhide ne anlayacağız?

 

Kuranı kerimin bakara suresi ayet 259 da; binaların çatıları çökmüş,duvarları üstüne yığılmış tenha bir kasabaya uğrayarak şöyle demişti:bunu bu ölümden sonra Allah nereden diriltecek.dedi.bunun üzerine Allah o kimseyi 100 sene öldürdü.sonra dirliltti.ve ne kadar eğlendin diye ona sordu.oda bir gün veya birgünden az kaldım dedi.Allahta ona,hayır 100 yıl ölü kaldın.öyle iken bak yiyeceğine henüz bozulmamış.hele merkebine bak.kemikleri çürümüş vaziyette.bunu yapmamız seni insanlara ibret içindir.sonra merkebin kemiklerine bakki,onları nasıl birleştirip yerli yerine koyuyor ve et giydiriyoruz.buyurdu.Merkep dirilip eski haline geldiği ve her şey kendine açıkca belli olduğu zaman,o kişi şöyle dedi.Artık biliyorumki Allah her şeye kadirdir buyurulmaktadır.
Bir kişi,insanı kamilin meratibi ilahiye tahsilinde,kendine nisbet ettiği,varlıkları,ilim ve her türlü şirklerini, cehil ölümü ile 100 yıl öldürdü demektir.yani iradesiyle kendine ait hiçbir varlığın kendisinin olmadığını anlaması,bu kendine nisbet ettiği varlığın hakkın varlığı olduğunu yakinen bilmesi demektir.işte fena yüzünün yokluğu yüz yıl öldürdü anlamındadır.çünkü insanın iki yüzü vardır.1-fani olan,dış yüzü 2-baki olan,iç yüzüdür.kul daima fanidir. Allah ise daima bakidir.işte kişi fena fillah olduğunda,yakinlik hasıl olmadığı müddetce,nasıl olurda iradeyi ölümle ölen bir kişiyi Allah nasıl diriltir diye soru sorabilir.Allahta onu fani olan cehalet ölümüyle,fenayı seyri süluk müddetince Allah yolunda mücadelesi sonunda bunu tecelli eder.öldükten sonra kişinin tevhide dirilmesi ikindi vakti yani zatta olduğu için,ona ne kadar bir zaman eylendin dense oda,ikindi vaktine kadar diyecektir.aslında oda doğrudur.Allahın 100 yıl öldünüz yani halk diye bildiğiniz varlığın hakkın varlığı olduğunu anlama yüzünün idrakı müddetince oyalandınız demesi aynidir.kişinin beraberinde getirdiği yiyeceklerin bozulmadığını,yani bütün sıfatlarından tecellilerin aynen eksiksiz olduğunu,fakat kendine nisbet ettiği nefsi Emmare eşeğinin,kemiklerinin bile çürüdüğünü,yani kalmadığını yakinen görünce,o kişide kabulleniş başlamış olur.Cenabı Allah,Nefsi Emmare olan eşiği öldürüp tekrar Mutmain olan Nefs olarak nurani güzellikleri giydirdiğinde,o kişinin buna şahit olması,Allah her şeye kadirdir detirtecektir.
İşte üzeyir A.s.esmasıyla,bizleri Cenabı Allah,Cehalet ölümü ile öldürdükten sonra,Ruhullah olarak Nurani sıfatlara bürünüp,Mutmain Nefs olarak dirileceğimizi,bunun ilmel yakınlık halinden aynel yakınlıkla şahidi olacağımızı söyliyor.kendimize nisbet ettiğimiz bu vücut şehri elbette bir gün yok olacaktır.bunu inkar etmek boşuna telaştır.öldükten sonra ayeti kerimedeki eşeğin kemikleri çürüdüğü halde onları tekrar diriltip et giydirildiği gibi,bizlerde iradeyi bir ölümle ölebilirsek,bizlerinde latif olan vücudumuzun diriliğine şahid olarak bütün sıfatlarımızdan, Ruhun mutmainliğini göreceğiz.yoksa,hakikat Aleminden haberdar olamadığımız için,daima ölü kalacağız

 

SORU :Su Ateşe galiptir.ancak bir kaba girerse Ateş o suyu kaynatır,yok eder.Mevlane Hz.lerinin bu sözünün hikmeti nedir?

 

Su, ilim ve irfaniyet demektir.Nefsin cehalet ve gayriyet Ateşini ancaksın bununla söndürmek mümkündür.zahirde nasıl bir Ateşı su ile söndüryorsak,Nefsin cehalet ve süfliyet Ateşinide ilim ve irfaniyetle galip gelmemiz mümkün olacaktır.yalnız bir kişi kamil gönlüne girerek,süfli olan Nefs ateşini,Mutmain olmuş Aşk Ateşine tebdil ettiğinde,gönlündeki bu ilim, Aşk Ateşinin etkenliği ile kaynamaya,hatta suyun yok olup ilhamlarla ilmi ledun haline dönüşecektir.Mevlana hz.leri bizlere bu sözü ile;ilim suyu ile cehalet ve şirk günahlarımızın temizlenmesini,bunu bir kamil gönlüne girerek,gönül kabımızda su ile Aşk ateşini bir tuttuğumuzda,suyun kaynadığını,hatta yok olarak ilmi ledün halinde baharlaşıp yok olduğunu göreceksiniz diyor.

 

SORU :Tarık suresinde "Sen Tarık ın ne olduğunu nereden bileceksin, O ışığı karanlığı delip geçen yıldızdır" ayetleri bize nasıl bir ders veriyor, hakikatte Tarık ne demektir?

 

Tarik gece karanlığında kapınızı çalıp içeriyi aydınlatan bir yıldızdır denilmekte,ve çeşitli parlak yıldızlar olarak vasıflandırılmaktadır. Bu zahir bedenle ilgili tariflerdir. Hakikatta insan mademki alemi kübradır. Şu halde bu karanlığı delip geçen yıldızı gönlümüzde zevk edip,Nefsimizin cehalet karanlığını delip geçen bu akıl yıldızını bilmeliyiz.gönlümüzdeki cehalet karanlıgını delerek,zulmanı nefste zahir olan Akılı, Ruhun emrinde kullanıp,zulmani Nefsi hidayete nail kılabiliriz. bir insan bu kainatta en üstün bir varlık olarak yaratılmıştır.en üstün bir varlık olduğu halde,esfel olan bu dünyanın cehalet karanlığında yaşarken,gönlünü tarik olan akil Nuru ile,Nefsin zulmaniyetini delerek,Ruhun doğrultusunda hareket etmesi,Nefsin akil nuru ile basiret sahibi olması demektir.işte bu nur ile kişi hidayete nail olur.şu halde akıl nuru,zulmani olan nefsimizin gönül karanlığını Ruhun doğrultusunda aydınlatarak hidayete nail olmasına,karanlığı delip geçen yıldız diyoruz.

 

SORU: Bir kişi Allaha ne için Aşık olur?

 

Aslında kişi Allaha aşk olduğunu zanneder. Yoksa bu olay kişinin Allaha aşk oluşu değil,Allahın kemalat sıfatı olan insandaki, Muhammed aynasındaki kendi kemalatına Aşk oluşundan ibarettir. Zira Aşk, Allahın bir adıdır.Aşk kelimesi,üç harf ve beş noktadan meydana gelmiştir.3 harf, mukayyet olan bu hadisat aleminde,cenabı Allahın efali ilahiye,sıfatı ilahiye ve zatı ilahiye tecellilerinin idrakıdır.şında üç nokta,gaf harfindede iki nokta, eder beş noktada,buda 5 duygumuzla Aşk zevkine sahib olmak demektir.kul kendini Allahtan ayrı bir varlık gördüğü müddetce,kendisinin Allaha aşık olduğunu zanneder.yoksa kulun her hangi bir varlığı yokturki,Aşık olsun.bütün varlık cenabı Allahındır.bir hadisi kudduste ben gizli bir hazine idim.bilinmekliğimi istedim.bu halkı halk ettim buyurmuşlardır.dolayısıylada Cenabı Allahın zatının tecellisini,Muhammed sıfat aynasından, kul fiilleriyle eserlerini zuhur ettirmektedir.tavsilatı Muhammedi diye bildiğimiz bütün zerreden kürreye kadar,her varlıkta,farkıyle tecellilerini seyredip durmaktadır.seyreden,seyir ve seyredilen kendisi olduğu için, bunun üçü Aşk kelimesi ile ifade edilmektedir.Allah bizleri bu Aşk ın sırrına nail etsin amin.

 

SORU :Sır nedir sırrın sırrı ne demektir?

Sır demek,gizli hakikatlar demektir.görünmeyen,herkeze söylenmiyen şeyler anlamına gelir.Allah,latif olduğu için kesif bir varlığın kesif bir gözle görmesi ve bilmesi mümkün olmadığı için,Allah görünmeyen ve idrak edilemiyen olarak müteala edilmiştir.Uluhiyetteki Allahı idrak edemiyenlere,Allah sırdır.henüz Allah adını almazdan evvelki huve mertebesinde ise,sırrın sırrıdır diyebiliriz.bunu zahir varlıklarda misalle anlatmak istersek: bir meyva çekirdeğin içinde o meyva ağacının bütün gövde,dallar,yaprak ve meyvaları sırdır.ne zaman toprağa diktiğimizde,zaman içinde ağaçın bütün tefarruatının zuhurunu görürüz.bilmeyenler için bu nasıl sırsa,bu alemde Allahın zatını zerreden kürreye kadar tecellisiyle,ilan etmeside sırdır.meyva ağacının bütün teferruatının meydana gelmesinden sonra dalındaki meyvanın içindeki çekirdek,nasıl baştaki çekirdeğin isbatı ise,buda sırrın sırrı olmuş olur.her şeyin aslı bir nokta imiş onu cahiller çoğaltmiş diyen hz. Alinin sözü tecelli etmiş demektir.
Hak ilminde bu alem bir nüsha imiş ancak
Ol nushada bu alem bir nokta imiş ancak
Ol noktada gizlidir nice bin derya
Bu alem o deryadan bir kadre imiş ancak
Mısrı Niyazi Hz.

SORU :İlmi tevhidde şeriat yada hakikat meşrepli olduğumuzu nasıl anlarız?

 

İlmi tevhidde,bir kişinin şeriat meşrepli oluşu,cenabı Allah ın kesret aleminde tecelli eden fiillerin, cibilliyetleriyle ilgilenip yaşantısını bu minval üzere devam ettirenlerdir.
onun için bunlarda iki hal vardır.hakla olduğu zaman keşfi artar görüşü artar.Halkla oldu zaman da mahçubiyeti ve gafleti artar.
Hakikat meşrepli olanlar ise,daima Hakla beraber olma zevkine sahip olduklarından,onlar Haktan başkasını görmezler.Kuranı kerimde,Yakup a.s.ın gelene geçene oğlu yusufu sorduğunda, bunu gören evlatları baba Yusuf öleli seneler oldu.sen bunadınmı dediler.oda ben peygamberim kime sorduğumu biliyorum diye cevap verdi. İşte,halk onları bilmez, fakat onlar daima hakla beraberdirler.

 

SORU :Saffat suresi ayet 140-141 de bahsedilen yunus a.s.kavminden gemiye kaçmıştıda,gemiye bindiğinde,kurra çekildi.yunus a.s. a kurra isabet etti.kimler ve niçin onu denize
Attılar?

 

Her şeyin aslını arayan kalb yunusunun bedenimizdeki hakkı isteyen bütün sıfat şubelerini örterek, şeytani nefse tabi olan bu noksan kavime gönderilen bir peygamberdir.Yunus.vücud ülkesinde hayellerle ve iyi hislerle dolu olan bu beden gemisine kaçmiştır.bu beden gemisinde,henüz daha,hak ve hakikatı idrak edemiyecek bir fakirlikte olan akliyle,diğer bedendeki nefsani kavimlerinin yanında mağlup olmuş,ve kurra ona çıkmıştır.Yunusun bu kadar nefsani istek ve arzu içinde bulunan kavmin içinden, hak ve hakikata talip olması,elbette kendisini tehlikeye atması demektir.bunun üzerine Yunus denize atıldı.Yunusun denize gemidekiler tarafından değil,zahirde kendisini denize atması, hakikatta ise rabbımın ona lütfetmesi olarak müteala edilebilir.Rabbım bir kişiye sevgili kulluğunu nasip edecekse, ona böyle Rabbından gelen güzel koku ve hislerle o vadide ilerletir.Bir kişi kendisine sorsun.bu nefsi emmare kavminin içinden ayrılarak,tevhid gemisine binip,hakikat deryasindaki Yunus balığı olan bir kamile tabi olarak,ondan hak ve hakikatı ,fenafillah olup Yunus gibi öğrendikten sonra,mutmain olmuş bir nefs kavminin arasına girmesini tefekkür etsin. Bu tahsil içinde kuranın,seçilmişlerden olunanlara isabet ettiğini,tevhid gemisine binenlerin rabbımın ihsan ettiklerinde bu tecelli görülecektir.Allah bizleride,süfli kavmin arasından kaçan,tevhid gemisine binen ve kurra sonunda,kamilin tahsilinden sonra,mutmain olmuş bir nefse hükmeden kalp yunusu olarak uzun müddet yaşayanlardan eyler.amin.

 

SORU :Aşkı faniyi, nasıl aşkı bakiye dönüştürebiliriz?

Bir kişide zahir olan fani Aşk varsa onun baki olan Allaha Aşkıda zuhur eder.hayır zahir olan varlıklara Aşkı yoksa,Allah Aşkıda onda laikiyle zuhur etmez.bu Aşkın fani olan sevgililerden,baki olan ilahi Aşka dönüşebilmesi için,bir Mürşidi kamilden Nefs terbiyesi tahsili olan fani varlığından ve sevgilerinden geçerek vuslatla mümkündür.bu kişi kamildeki tahsilinden sonra anlıyacaktırki,ikilikteki süfli Nefsin sevdiği varlıkların hiç birinin kendilerine ait bir varlığının olmadığını,varlık sahibinin cenabı hakkın olduğunu anlayınca,sevdiği ve Aşık olduğu meğerse cenabı hak imiş diyecektir.bütün mevcudiyeti ile Rabbına dönen bu kişinin her nereye bakarsa baksın sevgilisinin tecellisini görmeklede,mutmain haline dönüşen nefsiyle,bütün varlıklardaki,cenabı hakkın,tecellilerine baki olan Aşkıylede Aşık olmuş olur.yoksa bir ilimle bu mümkün değildir.Mısrı Niyazi hz.leri bakın ne diyor.
Bir şeye mahluk gözüyle bakarsan o mahluk olur
Hak gözüyle bakki bi şek nuru Yezdan ondadır.
İkilik olan süfli nefsle her şeyi sevmek ve Aşık olmak fanidir.mutmain olmuş teklik idrakı ile sevmek ve Aşık olmak bakiliktir.

SORU :1-İmsak vaktinde Ak iplik,kara iplik hakikatta ne demektir.ayırt edilmesinin hikmeti nedir?
2- iftar nedir,sahur nedir,imsak nedir?

 

1-İmsak demek,oruça başlama zamanıdır.nasıl zahirde, bir kişi bedenin ihtiyaçlarını vermemekle oruca başlıyorsa,hakikattada, bir kişinin kendisini,gayriyetlerden,nisbiyetlerden çekmeye başlaması imsakdır.sahur vaktinde, kara iplik ile ak iplik ayırt edesiye kadar yiyiniz içiniz Hadisi bizlere,cehalet ve gayriyet karanlığımdan geçip, ayniyet aydınlığına çıktığımızı ayırt edesiye kadar,sohbetlerle irfaniyetimizi geliştirmemizi remzetmektedir.işte o zaman bu irfaniyetle, kara ipik olan cehalet ve gayriyetimizi,ak iplik olan hakkın tecelli farkını ayırt edebiliriz.işte bu zamana kadar ikilikten kurtulmuş olamayız.
2-iftar:oruç açmak demektir.yani Allahın vahdaniyet tecellisi olan Ruhullahın Latif olan cenabı hakkın sıfatlarından zuhur etmesi demektir.sahur ise:insanı kamilin sohbetleriyle irfaniyet sahibi olan saliklerin Ruhullah olarak uyanmaları demektir.sahurun diyer bir manasıda,Allahın vahdaniyetinde uyanıklık demektir.onun için sahurda bol bol yemekten kasıt,sohbetlerle irfaniyet sahibi olmaktır.çünkü bedenin gıdası maddi yiyecekler,Ruhun gıdasıda,manevi yiyecekler olan kuranın sırlarının irfaniyetidir.

 

SORU :1-Hakikatta orucun Namazdan önce gelmesinin hikmeti nedir?
2-Ramazan orucunun hilalla başlayıp,hilalla iftar edilmesinin hakikata göre hikmeti nedir?

 

1-Hakikatta oruç ikilikten birliğe vuslat olduğu için,kendi varlığını hakkın varlığında yok edemiyenler,Namaz da hakla beraber olup hakla konuşamazlar.kul ihtiyari olarak kendi varlığını hakka verdiğinde, ancaksın Rabbını görür ve onunla görüşme imkanına sahib olabilir.yoksa beşer olan fiziksel varlık ne hakkı görebilir nede onunla konuşma zevkine sahip olur.Namazda,Müminin miracıdır.Miraç ise Hakla beraber olma ve onunla konuşma dır.bir kişide,kendi ayrı Allah ayrı olan ikilikten oruç tutarak birliğe geçmeden,Allahın zatının,bizler gibi sıfatlarından tecelli fark idrakı ile, zevk etmesi mümkün olmadığı için oruç Namazdan önce gelmiştir.Fenafillah olmadan zatın sıfatlarıyla beraberliği ve konuşması mümkün olamaz.
2-Ramazan, nasıl zahirde Arabi aylarla diğerlendirilerek,hilalle başlayıp,hilalle bitmesi,Resulullah efendimizin emridir.çünkü senenin bütün ay ve günlerine 36 senede bir, ayni güne gelmekte, dolayısıylada senenin bütün uzun ve kısa günlerinde,kış ve yaz günlerindede oruç tutulmuş olunmaktadır.hakikattada ayni bunun gibi,insanlarında akıl,idrak,algılama gibi çeşitli seviyelerde,insanlar vardır.kimileri kış,kimileri ilk bahar,kimileri yaz,kimileride sonbahar meşreplidir.onun için,hakikattada kişinin gönlünde hakka olan sevgi ve Aşk hilalı ile başlayan,bu Nefs tahsilini yine,kişinin gönlünde hak ve hakikat hilalı olan Ruhullah,yani Allahın vahdaniyeti ile,cehaletten ve gayriyetlerden kurtulup selamete çıktığı için,hilalı görerek bayram yapılmaktadır.meratibi Tevhid tahsilini yapan bütün kardeşlerimiz,Tevhide laikiyle gönül verebilirlerse,zahirdeki emir ve yasakların hakikattaki karşılığını Tevhid içerisinde bulacaklardır.

 

SORU :Ramazan oruçunun kazası hakikatta nedir?

 

Ramazanda tutulan bir ay oruç her inanan kişiye farzdır.Peygamberimiz bunun on günü rahmet,on günü mağfiret,on günüde cehennemden azattır buyurmuşlardır.hakikattaki oruçta,5 zahir,5 batın duygumuzla,on günü Allahın efali ilahisinin idrak rahmeti,on günü,sıfatı ilahiyesinin idraki ile mağfirete nail olmak,on günüde varlığımızın olmadığını, fenafillah olarak hakkın varlığıyle var olmaya denir.inananlar yaşamları müddetince,bu idrakı sağlayamazlarsa,bu idraka vakıf olmak için daima orucu kaza yapmaları gereklidir.yani,varlıklarının olmadığını varlık sahibinin cenabı hak olduğunu bilmeleri hakikatta oruçun kazası denir.bunları biliyor ve ona göre yaşantısı mevcutsa,o kişi şeriat ve tarikat oruçlarıyla birlikte hakikat oruçunu da yaşıyor demektır.yoksa yalnız bilmek oruçlu olduğunu göstermez.