Hakk'ı İstersen Yürü İnsan'a Bak

ARKEOLOJİYE DAYANAN MUCİZELER VE SEBE TOPLUMU

 

ARKEOLOJİYE DAYANAN MUCİZELER VE SEBE TOPLUMU


... Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler? alanında incelenen konular hakkındaki işaretlerine ayırdık. O dört bölüm kitabın genel havasından ayrı bir kategoride değerlendirilmelidir. Bu bölümle beraber bundan sonraki dört bölümde ise daha önceki bölümlerden farklı kategoride değerlendirilebilecek bölümler olarak arkeolojik bulguların, Kuran'ın bahsettiği eski toplumlarla ilgili bilgilerle uyumuna değineceğiz. Arkeolojik bilgilerin doğa bilimlerinden farklı yapıda olduğuna dikkatleri çekiyoruz ve hataya düşme oranının daha yüksek olduğu bu alanda çok dikkatli davranılması gerektiğinin altını çiziyoruz. Bu titizliği elden bırakmadan, Kuran'ın alıntıladığımız ayetinde belirtildiği gibi; yok olan kavimleri incelemeli ve ibret almalıyız. barajın taşmasıyla oluşan sel felaketinin tarihi ise milattan sonraki yıllarda olduğu için, Tevrat ve İncil sonrası olan bu olaydan sadece Kuran'da bahsedilir.
 

12 Yusuf Suresi 109

 

Kitabımızda en çok doğa bilimleri alanında gözlemlenen Kuran mucizelerine yer verdik. Bundan önceki dört bölümü Kuran'ın, indiği dönemde herhangi bir felsefi birikim bulunmamasına rağmen felsefe

Bu bölümlerde, Kuran'da bahsedilen bazı topluluklar hakkında yapılan arkeolojik çalışmalara değineceğiz. Bu bölümleri hazırlarken konunun uzmanı arkeologlardan, Cavit Yalçın'ın "Kavimlerin Helakı" kitabından, Prof. Dr. Maurice Bucaille'in "Musa ve Mısır" adlı yapıtlarından yararlandık.

Kuran'da geçmiş toplumlardan sırf hikaye olsun diye bahsedilmez. Bu toplumların başına gelenler anlatılırken bizim ibret almamız, aklımızı çalıştırmamız, deliller çıkarmamız söylenir.

Kendilerinden önceki kuşaklardan nicelerini yıkıma uğratmamız onları yola getirmedi mi? Onların yerleşim bölgelerinde dolaşmaktalar. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için deliller vardır.

20 Taha Suresi 128

 

SEBE HALKI VE BARAJIN (ARİM) SELİ

 

15 Gerçekten Sebeliler'e oturdukları yerde bir delil vardı. Sağdan ve soldan iki bahçeliydi. "Efendinizin rızkından yiyin, ona şükredin. Güzel bir şehir ve bağışlayıcı bir Efendi.”

16 Ne var ki onlar yüz çevirdiler. Böylece biz de onlara barajın selini gönderdik ve onların iki bahçesini buruk meyvalı, acı ılgınlı, içinde birazcık da sedir bulunan iki bahçeye çevirdik.

34 Sebe Suresi 15-16

 

Kuran'da anlatılan bazı toplumlarla ile ilgili bilgiye Tevrat'ta ve İncil'de de rastlarız. Kuran'da bahsedilen

Bir çok çeviride "barajın seli" diye çevirdiğimiz ifadenin "Arim seli" diye çevrildiğine tanık olabilirsiniz. Arapça'da "arim" kelimesi "baraj, set" anlamlarına gelmektedir. "Arim" kelimesinin "Baraj" olduğu bilinmesine rağmen bu kelimenin çevrilmeme nedeni, ayette neyin kastedildiğinin anlaşılamaması sebebiyle bu kelimenin aynen bırakılmasıdır. Bu kelimenin Arapça'sı bir barajı, bir seti ifade etmektedir ve Sebeliler'in güzel bahçe taşması sonucu gördüğü zararı anlatmaktadır. Bu ayetin bu anlamı kastettiğini, bu kelimenin anlamının incelenmesinden çıkaran Kuran düşünürleri de olmuştur. Bunlardan biri olan Mevdudi şöyle demektedir: "Metindeki "seylül Arim" ifadesinde kullanıldığı gibi "arim" kelimesi "baraj, set" anlamına gelen ve Güney Arapça'sında kullanılan "arimen" kelimesinden türemiştir. Yemen'de yapılan kazılarda ortaya çıkarılan harabelerde bu kelime sık sık bu anlamda kullanılmıştır. Mesela Yemen'in Habeşli hükümdarı Ebrehe'nin büyük Marib Seddinin tamirinden sonra yazdırdığı MS 542 ve 543 tarihli bir kitabede bu kelime tekrar tekrar baraj (set) anlamında kullanılmıştır. O halde "Seylül Arim" bir set yıkıldığında meydana gelen sel felaketi anlamına gelir."

Resimde yıkıntıları bulunan Mağrib barajı görülüyor. Sebeliler barajın yıkılması lerinin bir barajsonucunda büyük zarara uğradılar, barajın suları bahçelerini mahvetti.

Sebe ülkesinin başkenti, bulunduğu coğrafyanın avantajlı konumu sebebiyle oldukça zenginleşmiş olan Marib idi. Başkent, bölgede bulunan Adhana Irmağı'nın yakınındaydı ve baraj yapımına uygun bir konumu vardı. Sebeliler bu baraj sayesinde çok ileri bir refah seviyesine kavuşmuşlardı. Başkent Marib, o dönemin en gelişmiş şehirlerinden bir tanesiydi. Bölgeyi gezen ve bu diyarı oldukça öven Yunanlı yazar Pliny, buranın ne kadar yeşil bir bölge olduğundan bahsetmekteydi.

Marib'deki bu barajın yüksekliği 16 metre, genişliği 60 metre ve uzunluğu da 620 metreydi. Hesaplara göre baraj aracılığıyla sulanabilen toplam alan 9600 hektardı ki bunun 5300 hektarı güney, 4300 hektarı ise kuzey ovasına aitti. İşte Kuran'daki "iki bahçe" ifadesi, bu iki ayrı vadideki gösterişli bahçelere işaret eder. Bu baraj ve sulama tesisleri sayesinde bölge, Yemen'in en iyi sulanan ve en verimli kesimi olarak ün yapmıştı. Fransız J. Holevy ve Avusturyalı Glaser, Marib Seddi'nin çok eski devirlerden beri var olduğunu yazılı belgelerle ispat ettiler. Himer lehçesiyle yazılan belgelerde bu barajın ülke topraklarını verimli kıldığı yazılıydı. Barajın yıkılış tarihi olarak MS 542 yılı tahmin edilmektedir. Bu tarihte yıkılan baraj, Kuran'da bahsedilen Arim (baraj) seline yol açmış ve bahçeler büyük tahribata uğramıştır.

Arkeolog Werner Keller de Arim (baraj) selinin Kuran'da anlatıldığı gibi gerçekleştiğini kabul ederek şöyle yazar: "Böyle bir barajın olması ve yıkılarak şehri tamamen harap etmesi, Kuran'daki bahçe sahipleriyle ilgili verilen örneğin gerçekten de meydana geldiğini kanıtlıyor."

Kuran'da Sebe ülkesinin başına gelenleri okuyunca birçok nimete rağmen şükretmeyen, nankörlük eden bir topluluğun başına gelen felaketleri öğreniyoruz. Hepimiz tüm mülkün sahibinin, tüm nimetlerin yaratıcısının Allah olduğunu bilmeli, sürekli Allah'a şükretmeli ve Sebe toplumu gibi olmamaya çalışmalıyız.

İşte böyle! Nankörlükleri yüzünden onları böyle cezalandırdık. Nankörlerden başkasına ceza verir miyiz hiç?

34 Sebe Suresi 17

 

KAYNAK: https://www.mucizeler.com/bolumler/60_arkeolojiye_dayanan.htm

 

Sitede ara

İletişim

Melamilerizbiz