Hakk'ı İstersen Yürü İnsan'a Bak

HAK BUYURDU FEZKÜRÜNİ

 

HAK BUYURDU FEZKÜRÜNİ

(Hasan Fehmi Tezdoğan Efendi)

 

Hak buyurdu Fezkürüni

Emre taat etsene

Gafil olma her nefeste

Hakka zakir olsana

 

Cenabı Hak,inanmış kimseleri Kur'anı Kerimin bir çok yerlerinde uyarıyor. (Ya eyyühellezine amenüzkürüllahe zikren kesiran) "Ey inananlar siz Allah'ı çok çok zikrediniz." Yine başka bir ayetinde: (Ela bizikrillahı tatmainnül kulub) "Allah'a iman edenlerin kalbleri zikrullah ile dolar.Biliniz ki kalbler zikrullah ile temizlenir,mutmain olur." Yine başka bir ayetinde :"Siz Allah'ı ayakta iken,otururken,yatarken zikrediniz." buyuruyor.

Kur'anı Kerim'in daha bir çok yerlerinde,buna benzer ayetlerde zikretmemizi emrediyor.Fehmi Efendi Hazretleri de,yazmış olduğu bu ilahisinde "Allah bizlere onu zikretmemizi emretti,buna itaat ediniz" diyor.Bu bir ibadettir,itaattir.Bir an bile uyuma diyor.

Gafil, uyuyan kimseye derler.Bu uyku,bizim vücudumuzun istirahatı için gereken uyku değil. Bu uyku, dünyaya gelmiş fakat,Hak ve hakikatten haberi olmayan kimselerin uykusudur. Fehmi Efendi Hazretleri bunlara "gafil" diyor.Cenabı Allah,Kur'anı Kerim'inde yine gafil olan kimseleri bildirmiştir. (Lehüm külübün la yefkahüne biha ve lehüm a'yünün la yubsirune biha) "Kalbleri var tefekkür etmez,gözleri var görmez,kulakları var duymaz." Onlar; dört ayaklı hayvan gibidir,belki de daha şağı.İşte gafil olanlar onlardır.Bunun için diyor.

 

Gafil olma her nefeste

Hakka zakir olsana

 

Allahu Teala Hazretleri neden bize her nefeste zikretmemizi söylüyor? Bunu ehlullahlar da bildirmişlerdir.Çünkü,insana her an şeytan tasallut etmektedir.Bir kişinin huzurundan şeytanı kovabilmesi için,zikri daim yapması lazımdır.Çünkü,ehlullah bunun denemesini yapmışlar. Bir defa Allah demişler şeytan dört mil uzaklaşmış,fakat nefesi içeri alınca yine geliyormuş. Tekrar zikrediyor, tekrar uzaklaşıyor. O zaman, her nefes zikrettiğimizde şeytanın uzaklaştığı anlaşılıyor.Çünkü,Allah ismine dayanamıyor.

 

Çün buyurdu Hak Teala

Sem'i kalbi açsana

 

Burada,Hak Teala Hazretleri bizlere,kalb kulağımızın açılmasını emrediyor.Nasıl Peygamber Efendimize hitaben; Ey Habibim,o kimseler ki kafirdir,küfürlerinde inat ediyorlar. Sen onları korkutsan veya korkutmasan müsavidir. (Sevaun aleyhim eenzertehüm...) Çünkü,Allah onların kalblerini ve gözlerini mühürledi.Bu mühür onlar için büyük bir azabtır.Hal böyle iken biz ne yapabiliriz? Mühürlerimizi nasıl söktürebiliriz?

Cenabı Allah,bu aleme insanı kamili bunun için gönderdi.O mührü silmeyi,onun eline verdi.Onun selahiyetine verdi.O mührü ancak o silecektir.Öteden beri bahsedilen vesile ayeti de bu konuya ışık tutuyor.O vesileyi Allahu Teala Hazretleri halketti.Bu vesile de İnsanı Kamil'dir. Mührün silinmesini kamilinin eline verdi.Biz de onun kapısına müracaat edeceğiz, bizdeki mührü sildireceğiz.

Cenabı Hakk'ın,yine bir ayeti kerimesinde buyurduğu gibi (La yenfau malun vela benune illa men etallahe bi kalbin selim) Bugün mallar,evlatlar fayda vermeyecektir.Ancak sapasağlam,mührü bozulmuş,pasları silinmiş,marazlardan kurtulmuş,sıhhat bulmuş,sağlığa erişmiş ve kalb kulağı açılmış bir kalble,Allah'ın huzuruna varılırsa,işte böyle bir kalb insana fayda verecektir.Bunun dışında ne malın,ne evladın seni kurtaramaz.Bunun için Fehmi Efendi Hazretleri diyor.

 

Çün buyurdu Hak Teala

Sem'i kalbi açsana

 

Kalb kulağını aç,ama,sen açamazsın.Açılması için insanı kamil kapısına müracaat edip,o kapıda kul,köle olacaksın ki mürşidi kamil senin mühürlerini bozup silsin ve kalbin sapasağlam,tertemiz bir kalb olsun.Çünkü,Cenabı Rasul bir hadislerinde buyuruyor: (İnnellahe la yenzuru ila suverikum ve ecsamikum velakin...) "Allah sizin suret ve cisimlerinize bakmaz,amellerinize ve kalbinize bakar." Allah bizim temiz kalbimize nazar eder. Ona göre,bizden fail,mevsuf olur.

 

Çün buyurdu Hak Teala

Sem'i kalbi açsana

"Kad fetenna kavmeke" de

Sen rümuzu bilsene

 

Burada Allahu Teala Hazretleri Hz.Musa'ya dedi ki; Ya Musa otuzgün oruç tut ve Turisinaya gel,orada sana bir kitap vereceğim.Bu kitabın adı tevrat.Musa Aleyhisselam otuz gün oruç tuttu, iftar zamanı keçi boynuzu ağacından misvak yaptı.Bu misvakla dişlerini misvakladı.Hemeh vahy geldi.

Ya Musa sen ne yaptın? Oruçlu ağzının kokusunu keçi boynuzu ile mi giderdin? Şimdi on gün daha oruç tut,oruçlu ağzınla benim huzuruma gel.Musa Aleyhisselam on gün daha oruç tuttu, sonra kavmine dedi ki: Ey kavmim sizin başınıza vekil olarak Karun'u bırakıyorum. Onun emrinden dışarıya çıkmayın.Ben,Turisinaya gidip kırk gün orada kalacağım ve gelirken Rabbim tarafından size bir kitap getireceğim.O zaman kavmi dedi ki: Ya Musa senin getireceğin kitabın,Rabbin tarafından gönderildiğini nereden bilelim? Madem ki şüpheniz var,güvendiğiniz kimseleri seçin,benimle beraber gelsinler şahid olsunlar.

Musa kavminin en seçkin ve itibarlı kişilerinden, beş on kişi seçtiler. Musa Aleyhisselam'la beraber seçilen insanlar Turisina'ya yöneldiler.Tam Turisina'ya yaklaştıklarında, Musa Aleyhisselam acele ile,kavminin seçilmiş insanlarını bırakıp ileri yürüdü. Rabbül Aleminin huzuruna varınca,Hak Teala Hazretleri dedi ki: Ya Musa hani kavmin? Arkamdan geliyorlar.Peki seni böyle ileri gelmeye iten sebep neydi? O zaman Hz.Musa: Benden razı olasın diye Yarabbi dedi.İyi ama ben senin kavmine fitne verdim. (Kale feinna kadfetenna kavmeke min badike) İşte Hasan Fehmi Efendi Hazretleri,bunu hatırlatıyor.Bu rümuzu bilsene diyor.

Bu arada kavmi de geldi.Fakat,ortalığı bir sis kapladı.Kavmi,Musa Aleyhisselamı göremeyince, Ya Musa, biz bu işte şüpheye düştük.Çünkü,seni göremiyoruz.Rabbına dua et, bu sis kalsın, seni görelim ve göre göre şahit olalım.O zaman Musa Aleyhisselam dua etti, ortalığı kaplayan sis kalktı,görünür oldu.Bundan sonra konuşmalar şöyle devam ediyor.

Ya Musa biz seni şimdi görüyoruz,birisiyle konuştuğunu duyuyoruz,velakin kiminle konuşuyorsun göremediğimiz için tereddütteyiz.O zaman bir saika,yıldırım indi,o kavmi yaktı. O zaman olanlar oldu,kitap yazıldı ve Hz.Musa'ya verildi.Hz.Musa dedi ki: Yarabbi sen benim şahitlerimi helak ettin.Şimdi bana kim şahitlik edecek? Bu hal karşısında Cenabı Hak onları tekrar diriltti, geldiklerinde karmakarışık bir ifade verdiler.

Biz bu kitap hakkında tereddütteyiz, ne kitabın indiğini gördük, ne de Musa'nın kiminle konuştuğunu gördük. Bizim şahitliğimiz sahih değil.Fehmi Efendi Hazretleri burada diyor. "Sen rümuzu bilsene" Bundan sonraki mısralarda:

 

"Lillahil-emru cemia"

Kelamın fehmetmesene

Geç ikilik nisbetinden

Fail Allah bilsene

 

Bu bir ayeti kerimedir. (Bel lillahil emru cemia) "Yani bütün emirler Allah'ındır. Allah'tan başka bir emir verici yoktur." İşte bu da bir tevhiddir.Şöyle,biz bir kul olduğumuz zaman, bir kimseye aylıkçı veya hizmetkar durduğumuz da,ağamız bize emrediyor.Burada ise, bütün emirler Allah'tandır.İşte buradaki incelikleri dahi,ancak tevhid ile anlayabiliriz.

Bir kimse hem kendisi var,hem de Allah var böyle düşünüyor,böylece kabul ediyorsa,o kimse ikilikte kalmıştır.Böyle kimseler Allah'ın emirlerini başka,insanların emirlerini başka kabul ederler.Çünkü ikilikten kurtulamamışlardır.İkilikten kurulabilmeleri için,fail Allah demeleri lazımdır.Bir kimse her işin işleyicisinin Allah olduğunu nefsine kabul ettirirse,o zaman ikilik nisbetinden kurtulmuş olur.

 

Çünkü mevsuf Hak oluptur

Böyle nazar etsene

Hem semiül-Basir Ol'dür

Aynelyakin görsene

 

Mevsuf nedir? Sıfatları giyinene mevsuf derler.Neydi bu sıfatlar? Her sohbetimizde bu sıfatlardan bahsediliyor. Kur'anı Kerim'in çeşitli yerlerinde sıfatların Hak Teala Hazretlerine ait olduğuna dair ayetler mevcuttur.Cenabı Allah,bu sıfatları insanlarda tecelli ettirmiştir. Yalnız ehli zahirin anladığı gibi,Allah'ın sıfatları başka,insanların sıfatları başka dersek,birliği yine ikileştirmiş oluruz.Ehli zahir,Allah'ın sıfatları külli,bizim sıfatlarımız cüz'i diye kabul etmişlerdir.Evet Allahu Teala Hazretlerinin bizlere bahşettiği sıfatlar cüz'idir.Cüz'idir ama,muvahhitler,bu cüz'ünde Hakk'ın olduğunu kabul etmektedirler.Bu cüz ve küll meselesine gelince; Cüz nasıl olur? Küll Nasıl olur?

Bizlerde mevcut olan sübut sıfatları Hakk'a nisbet ettiğimizde küll olurlar.Tam tersine Hakk'a değil de,kula nisbet ettiğimizde,insana nisbet ettiğimizde cüz olur.Cenabı Hak Teala Hazretleri bu külli sıfatları insanların cüz'i sıfatlarında izhar ettiği için,bu sıfatların mevsufu Allah olmuş oluyor.Onun için;

 

Çünkü mevsuf Hak oluptur

Böyle nazar etsene

Hem semiül-Basir Ol'dür

Aynelyakin görsene

 

Burada duyan,gören O'dur diyor.Biraz önce sohbetimizde,ayeti kerimeyle duyan ve görenin o olduğundan bahsetmiştik.İşte F.Efendi Hazretleri de beyitleriyle,bunu anlatmak istiyor. Onun için bu mertebey gelen kişi,Aynel yakine erişmiş olur.

 

Çün vücudun Hakk'a mazhar

Zatına mahvolsana

Yok edip kendi vücudun

Küntü kenzi bulsana

 

Bu sıfatların barınak yeri vücut olduğu için,şimdi önceden "Mevsuf Hak" olduğunu bildiğin gibi,mevcut da Hak olduğunu bil.Senin vücudun Hakk'a mazhardır.Mazhar bir alete derler.Yani,insanların vücudu,Allah'ın vücudunun bir aleti olmuş olduğunu bilsene diyor. Allah'ın vücudunda kendi vücudunu yok et.Çünkü kişinin vücudu yoktur.Vücut sahibi Allah'tır. Böylece kendi vücudunu yok ettikten sonra,o gizli hazineler açılır.Hani bir ilahi okumuştunuz.

 

Şol fakir olup gezenlerde hazine dopdolu

Say edip kenzi bi payanı bulmazsa ne güç

 

İnsanlar böylece kendi fiillerinin,gerçi kendi fiilleri yoktu ama,Hakk'ın fiilini kendi fiili zannediyordu. Hakk'ın sıfatlarını kendi sıfatları zannediyordu.Hakk'ın zatını kendi vücudu zannediyordu.İşte bu kendinin zannettiklerinin hepsinin,Hakk'ın olduğunu anladığı zaman,o kimse fakir olur.Fakir,hiçbir şeyi yok demektir.Böyle kimselere o hazine dolar. Velakin say edip,gayret gösterip,o hudutsuz nihayetsin hazineyi bulamazsa ne güç olur.Niyazi Efendi Hazretleri bu sözleri ihvan için söylüyor.İşte tamamen kendi varlığımızı yok ettikten sonra, Allah'ın o gizli hazinesi ki neydi bu? Hani sen bir şeyler verdiydin ya güya,onlar senindi şimdi onları kendinde bul diyor.

Eğer,o gizli hazine sende aşikar olmuş da,Allah'ın fiilini zuhura getiriyorsan,sıfatlarını zuhura getiriyorsan,vücudunu zuhura getiriyorsan,o zaman bu hazine sende aşikar oldu.

 

"Küllü men aleyha fanin"

Sırrın ağah olsana

Baktığınca şeş cihette

Vechi Hakkı görsene

 

Hak Teala Hazretleri Kur'anı Kerim'in Errahman suresinde (Küllü men aleyha fanin ve yebka vechü Rabbike zül celali vel ikram) buyuruyor.Bak burada "Küllü" diyor. Yerler, gökler, cisimler,bedenler,ins,cin,melek tümü fanidir.iAncak baki olan,var olan,Allah'ın celal ve ikram yüzü yani celal ve cemalidir.Bunun dışında kalanların hiç birinin varlığı yoktur. İşte, bu sırra agah ol diyor.Aç kalb kulağını da,iyi dinle,bil gör.Hakk'ın celal ve cemalinden gayri ne var ise, hepsi yoktur.Ama biz dağlar,taşlar,ağaç,insan,su görüyoruz.Onlar var ve görünür ama, onların varlığı ancak bir gölge gibidir.

Resulullah Efendimize sordular; Ya Resulallah bu alemin varlıkları nasıldır? hadisi şeriflerinde; "Bir gölge gibidir" buyurdular.Gölgenin varlığı nedir? Hem var,hem yok.Nasıl olur, hem var,hem yok? Nasıl bir cisme güneş vurdupu zaman gölgesi görünür,biz bu gölgeye kara bir şey diyoruz.Gözümüz bir siyahlık görüyor.Bu gördüğümüze yok desek olur mu? Var, fakat hükmü yok.Peki o zaman gölge neye tabidir? O cisme tabidir.Cisim yürürse gölge de yürür, cisim durursa gölge de durur.İşte,bu alem böyle bir varlıktır.Ancak bir gölgeden ibarettir.

Bir kudsi hadiste şöyle buyruluyor: (Levlake lema ene,levlaye lema ente) "Ey Ademoğlu sen olmasaydın ben olmazdım,ben olmasaydım sen de olmazdın." İnsanların ayakta durması,yürümesi,yatması,işlemesi,Allah'la beraberdir.Nasıl sen yürüdüğünde gölge de seninle beraber yürüyorsa,bunun gibi bizim de bütün işlerimiz Allah'la beraberdir.Eğer biz olmasaydık,Allah'ı kim açığa çıkaracaktı? Yani,kulun ayakta durması,Allah iledir.Alla'ın da zahire çıkması kul iledir.

 

Baktığınca şeş cihette

Vechi Hakkı görsene

 

Hak Teala Hazretlerinin en büyük mertebelerinden olan hüviyyet mertebesinin,ayrıca bir menbai varmış,çıktığı bir yer var imiş.Fehmi Efendi Hazretleri bu hitabı kendi kendine yapıyor. O hüviyyet manbaını bul,o menbadan iç.O zaman bekaya çıkıp Hakk'ı zahir olarak görürsün diyor.Hakk'ı zahir görebilmek için,sırrı hüviyyet menbaından içmek lazımdır ki,bu da her kişiye mahsus değildir.Ancak Allah'ın murat ettiği kimseler için bu mümkün olabilir.

Cenabı Hakk'ın hüviyyetine mazhar olan dünyada bir tane bulunur,o iki olamaz.İşte onu bulupda ondan içenler,varlık alemine yükselip Hakk'ı zahir olarak görürler.

Cenabı Allah cümlemize bu hali nasibü müyesser eylesin (AMİN)