Hakk'ı İstersen Yürü İnsan'a Bak

MİRAÇ KANDİLİ (1)

 

MİRAÇ KANDİLİ (1)

 

Bu gün 30 mayıs 1981 Cumartesi’ni Pazar’a bağlayan gece,Recep ayının 26 sını 27 ye bağlayan gece.Miraç gecesini idrak etmiş bulunuyoruz. Cenabı Allah cümlemizi bu mübarek geceyi hakkıyla idrak eden kullarından eylesin. (Amin)

Muhteren kardeşlerim,içinde bulunduğumuz Recep ayının ilk Cuma gecesi Regaib gecesi idi.Regaib:Rabetten gelir.Cenabı Allah Kur’anı Kerim’inde Resulallah Efendimize buyuruyor.(Elemneşrah leke sadrake veveda’na anke vizrake..) “Biz senin sadrını yarmadık mı?Senin belini büken yükünü indirmedik mi?Senin zikrini yükseltmedik mi?Her güçlüğün yanında bir kolaylık vardır.Tahkik her güçlüğün yanında bir kolaylık vardır.Her türlü eğlence ve oyunlardan feragat et,Rabbına rabet et.”

Bu ayeti kerimeler,Peygamber Efendimizin Miracının hazırlığıdır.Böyle hazırlandıktan sonra,Cenabı Allah Cebrail Aleyhisselam ile cennetten bir burak gönderdi. Böylece Peygamber Efendimiz Receb’i Şerifin 27. Gecesi miracına başlamış oluyor.

Bu Miraç,bilindiği üzere Cebrail Aleyhisselam ile olmuş oluyor.Kur’anı Kerin de isra suresinin birinci ayetinde şöyle buyuruluyor.(Subhanellezi esra biabdihi leylen minel mescidil harami ilel mescidil aksa)Cenabı Hak Teala Hazretleri kulunu bir gecede isra’ya çıkardı. (İsra gece yolculuğu demektir) Yani Mescid’i Haram’dan,Mescid’i Aksa’ya getirdi. O, oradan yedi kat gökleri, kürsü,arşı aşıp yeri göğü olmayan bir boşlukta Rabbiyle müşerref oldu.

Bunu gerek Mevlüdü Şerif,gerekse kitaplar uzn boylu anlatmışlardır.Onun için bunu tekrar etmeye lüzum görmüyorum.Velhasıl Peygamber Efendimizin Miraç’tan avdetinde ashab sordular.

Ya Resulallah, “Rabbımız tarafından bize ne hediye getirdin?”

Ey Ashabım Rabbımdan size üç hediye ile geldim.Birini açık olarak söylüyorum. Oruç, Namaz, Zekat,Hac,Şahadet kelimesidir.

Diğer ikinci hediye ise özeldir.Bu hediyeyi istiyenler özel olarak gelsinler o zaman söyleyeyim.”

Malum Kur’anı Kerim de (Sana biat etmek istiyenleri birer birer veya ikişer ikişer huzuruna al) buyuruluyor.

Bu biat ise ikidir.Birisi zahir,biriside batın biat’ıdır,İster zahir istersen batın olsun,bu biat aynı Allah’a gibidir.Bunuda Kur’anı Kerin de şu ayetler bildirmektedir, (İnnellezine yubayiuneke innema yubaiunallahe yedullahi fevka eydihim.) “Şunlar ki gelip sana biat ettiler,onların biatı aynı Allah’a gibidir.Zira Allah’ın eli onların ellerinin üstündedir.”

Bu biatta kim ne kazanırsa kendi nefsinedir.Kim Allah’la olan ahdinde vefa eder,yani verdiği sözde durursa,onlara ecrin büyüğü verilecektir.

Nasıl Peygamber Efendimizin Miracı kalbinin ameliyatı ile başlıyorsa, insanlarında biatı bu biatla başlamış olacaktır.Zahiri biatta,Allah’ın emir ve yasakları beyan ediliyor.Bu emirleri yapan miracını yapar.

(Esselatü miracul mü’minin) Peygamber Efendimiz “Namaz mü’minin miracıdır” buyurmuşlardır.Onun için mü’min olan bir kimse,namazında miracını yapacaktır.Eğer namazında miracını yapamadı ise,o kimse namaz kılmamıştır.

Yine Cenabı Hak Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyurmaktadır.(Feveylün lil musallin ellezinehüm ansalatihim sahun) “Vay şu namaz kılanlara ki namazlarını gaflet ile kılarlar” Muhiddini Arabi Hazretleri (Fezkürüni Ezkürküm) “Siz beni zikrederseniz bende sizi zikrederim” ayeti kerimesini namaza almıştır.Namaz ibadetlerin tümünü içinde toplamıştır. Eğer dua isterseniz namazda var,ibadet ve zikir de namazda mevcut olduğundan siz bana namaz kılarsanız,ben de sizin için namaz kılarım.Fakat bu musalli  yani namaz kılan namazında Rabbini görecektir,şayet görmemişse namaz kılmamış demektir.Demek ki zahiri biat namazda imiş,peki ya batıni biat nasıl olmalıdır?

Bir kişi zahir biatı kabul ettikten sonra,Cenabı Hakk’ın Kur’anı Kerim’inde buyurduğu (Vebtegu ileyhil vesilete ve cahidu fisebilihi lealleküm tüflihun ) “Ey iman edenler Allah’a yakın olmak istiyorsanız bir vesile arayınız ve bu yolda çok cehd ediniz ki felah  bulasınız.” ayeti kerimesi mucibince kendisine bir rehber arar.Peki bu aranılan rehber nasıl olmalıdırAyeti kerimede çok cehd ediniz demesinde bir sebeb vardır.İşte buna istinaden Niyazi Mısri Hazretleri buyurmuşlardır.

 

Mürşid gerektir bildire

Hakkı sana Hakkalyakın

Mürşidi olmayanların

Bildikleri güman imiş

 

Her mürşide dil verme kim

Yolunu sarpa uğratır

Mürşidi Kamil olanın

Gayet yolu asan imiş

 

Biraz evvel okunan ayeti kerimedeki “Çok cehd ediniz” denilmesindeki hikmet,hakiki bir mürşidi bulmaktır.Çünkü ilmin üç mertebesi vardır.

 

1-         İlmel Yakin

2-        Aynel Yakin

3-        Hakkal Yakin

 

Hakiki bir mürşid insanı,İlmel yakinden ,Aynel yakine ,Aynel yakinden

Hakkal yakine eriştirecektir.

Her ilmin mertebesinin,ayrı ayrı anlayış ve kabiliyetleri vardır.İlmel Yakinin iki anlamı vardır.Bu mertebe sahipleri Allah’ı hem zıddıyle bilecek,hem de misliyle bilecek.Yani Allah’ı hem tenzih edecek,hem de teşbih edecek.Çünkü ayeti kerime de (Leyse kemislihi şey’ün vehüvessemiul basir) “Allah’a hiç bir şey misal olunamaz o görür ve işitir” ayeti kerime’sinin başlangıcı  tenzih sonu ise teşbih ediyor.Bu itibarla Allah’ın zatını tenzih sıfatlarını da teşbih edeceğiz.

Kul kendi sıfatlarını Hakk’ın sıfatlarına delil yaparak, yahut kendi sıfatlarını Hakk’ın sıfatlarında yok ederek,kendisinin ancak bir mazhar olduğunu bilirse,İlmel yakin  mertebesine erişmiş olacaktır.Bu mertebeden sonra kamil onu Fenafillah diye tabir ettiğimiz Aynel yakin mertebesine,sonra da Aynel yakin den alıp Bekabillah edip,Hakkal yakin mertebesine eriştirir.

Bu sebeple,hakiki bir mürşid bulmak için çok cehd etmek lazımdır.Fakat kişi hakiki bir mürşidi bulamayıp nakıs bir mürşide rastlarsa,o mürşid,onu bu yolda ilimle değil, amelle yani nafile oruç,  nafile namaz,  riyazat, tesbihlerle oyalayıp ömrünü yolda geçirterek, menzili maksuda eriştirmeyip, ümit ile korku arasında hayatını ve ömrünü geçirtirse, bu kimseler için maksuda erişmek çok zor olacak, hatta mümkün olmayacaktır. İşte Niyazi Efendi Hazretlerinin:

 

Her mürşide dil verme kim

Yolunu sarpa uğratır

 

Dediği budur. Muhterem dinleyenlerim, şimdi gelelim Recep ayı ve Regaib ile Miraç gecesinin hakiki anlamlarına:Şöyle ki, kişi biraz evvel bahsolunan hakiki mürşide intisap edip, biat ayetinde geçen (onların biatı aynı Allah’a gibidir.) sözünün  gerçeğini anladıkları  zaman  onların  mürşidi kamile biatları aynı Allah’a olmuş olacaktır.

Nasıl ki Peygamber Efendimizi Cebrail Aleyhisselam ameliyat etmişti. Mürşidi kamil de müntesip olanı ameliyat edecektir. Kalbleri mühürlü olanlar için, Cenabı Hak Kur’anı Kerim’inde (Hatemallahü ala kulubihim ve ala sem’ihim ve ala ebsarihim gışaveh) “Onların kalbleri, gözleri, kulakları mühürlenmiştir) buyurur. Bunun içindir, yine Mısri Niyazi Efendi Hazretleri cennet mekan olsun bir beyitlerinde diyor ki:       

 

Azabı ahirette bulmak istersen halas

Arif ol cehl od’undan kopiser cümle azab

 

Bütün azabı doğuran cehildir. Cehil de Hak ve hakikatı bilmemektir. Mürşidi kamil nefesiyle salikin içinde bir ateş kıvılcımı saçıp, mührü olan cehlini yakıp kül ettikten sonra, mühürlü olan kapılar açılır.

Nasıl ki Peygamber Efendimize Cebrail Aleyhisselam burak getirip, bu vasıtayla mirac’a başlamıştı. Salik dahi mürşidin ameliyatıyla belini büken yükü atar. Belini büken yük ne idi? Nisbetleriydi. Bu nisbetler kalktı mı bütün güçlükler kolaylaşır ve evvelki alışkanlıklarından vazgeçip Rabbına rağbet eder. Yani mürşidi, ne emir verdi ise, o emirlere rağbet eder. Çünkü, mürşidin emri, Allah’ın emri olduğundan buna rağbet, mürşide değil Rabbına olmuş olur.

Yine bir ayeti kerimede buyruluyor. (Ya eyyetühennefsül mutmainne ircii ila Rabbiki raziyeten marziyye) “Ey itminan olmuş nefis Allah senden razı sen de ondan razı olduğun halde Rabbına rücu et.” Nasıl ki Cebrail Aleyhisselam Peygamber Efendimizi ameliyat ettiğinde, günah işleyecek damarlarını çıkardı. Bu ameliyat Peygamber Efendimizden bir daha günah sadır olmaması için idi.

İşte burada salik de kamilin nefesiyle ameliyat olup, ameliyat neticesinde onun da günah işleyecek bir damarı kalmayacağı için, Allah onu kendisine davet edip, cennetül irfandan burak mesabesinde bir aşk gönderip,

Muhterem dinleyenlerim, Peygamber Efendimizin miracı buyrulduğu gibi, Mescid’i Haram’dan Mescid’i Aksa’ya, oradan da yedi kat göklere, arşı kürsü aşıp, malum olan bir yerde tamamlandı. İşte mürşidi kamil saliki kendi mescidi olan nisbet varlıklarından geçirip cennetül irfandan getirilen Aşk-ı Burakla seyrü sefer ettirecektir.

Bu yolculuk şöyle başlayacaktır. Miraca başlayan bir salikin evvela burağa binmesi şarttır. Yani aşkı kendine rehber edip, aşkı ilahi salikin kendine ait fiilini yok edip, Hak’kın fiilini miraç edecek, sonra da mürşidi kamil salike cennetül irfandan bir burak getirip, Sidretül Münteha denilen sıfat mertebesine çıkarır. Orada, kişinin Cebrail mesabesinde olan aklı stop eder. Aynı Cebrail’in Sidretül münteha’da kaldığı gibi. Bundan sonra mürşidi kamil saliki Sidretül münteha denilen makamı sıfattan, makamı zata, yükseltir. Nasıl ki Peygamber Efendimize Refref gelmişti, işte salike dahi zatında Refref yerine zevk gelecektir.

Bu hususta Mısri Niyazi Efendi Hazretlerinin buyurduğu gibi:

 

Zatı Hakkı anlayınca zevk ile

Bu Niyazi nice seyran eyledi

 

İşte burada salikin seyri yani mirac’ı tamam olur. Buradan Refref ile Kur’anda buyrulduğu gibi Esteizübillah: (Sümme dena fetedella fe kane kabe kavseyni evedna) makamlarını seyredip makam tamam olur.

 

Sümme dena; Kurbu Feraiz ki, Makam’ı Cem’dir.

Fetfedella: Kurbi Nevafil, yani Hazretül Cem’dir.

Kabe Kavseyni: Cemül-Cem ki, iki Cem’in Cem’i demektir.

Evedna da: Ahadiyyetül Cem ki, Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin makamı mahsusudur. Yalnız ona mahsus başka kimseye verilmeyen bir makamdır.

 

Bunun için Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde buyuruyorlar. (Li meallahi vaktün la yeseuni fihi melekün mukarrebün vela nebiyyün mürselün) “Benim Allah’la öyle bir vaktim vardır ki ne bir meleki mukarreb ve ne de bir Nebiyyi Mürsel benim o vaktime agah olabilir.” Yalnız ümmeti Muhammedden bazı veliler, teberrüken o makama girerler ve illa orada karar edemezler.

Resulullah Efendimizin miractan getirmiş olduğu üçüncü hediye, ki kendi şahsına aittir. Hatta Ebu Hureyre, bunu söylemiş olsam beni helak edersiniz demişti. Bu makam Kur’anı Kerim’de Makamı Mahmut ismiyle zikrolunmuştur.

Şimdi gelelim namazın miraç oluşuna: Namazı nasıl kılalım ki namazımız miraç olabilsin? Seyyit Nizamoğlu’nun ilahisinde buyurduğu gibi:

 

Çün evvelin evveli Hak

Ahirin ahiri olmak

Ya bu aradaki halk

Acep nedir bilir misin?

 

Her şeyin evveli ve ahiri olduğu gibi zahir ve batını da vardır. Abdestin zahiri su iledir. Batın da abdest şu manayı ihtiva etmektedir. Elini yıkamak, elini her türlü haramdan kesmektir. Ağzına suyu verdiğin de, dilinden dünya kelamını kesip gıybet konuşmamaktır. Yüzünü yıkamaktan murat ise, insanlar birbirlerini yüzlerinden tanır, yüzü yıkanmamış birinin  tanınması güç olur. İşte Allah’ın vechi, yüzü her yerde zahir iken, bizim cehlimiz onu göstermez, hakikatta da bu cehil perdesini gidermektir. Ayaklarımızı da yıkamaktan murat, ayaklarımızı harama ve kötü yerlere gitmekten men etmektir. Başını meshetmek, akıl başta olduğu için, aklı, Hakk’ı düşünmekten başka düşüncelerden uzak tutmaktır.

Abdestin zahir ve batınını böylece beyan ettikten sonra, sıra namaz kılmaya geliyor. Zahiri namaz kılanlar bilirler, namazın on iki şartı vardır. Altısı dışında altısı içinde. Dışında olanlar:

 

Hadesten taharet

Necasetten taharet

Setri avret

İstikbali kıble

Vakit

Niyet

 

İçinde olanlar ise:

 

Tekbir almak

Kıyam

Kıraat

Ruku

Secde

 

Kaide ahire Son Ka’dede teşehhüt miktarı oturmak.

Dışında olan Hadesten Taharet:Biri, Cünupluktan yıkanmaktır. Bu yıkanmak neden, icabetti? Kendisi başka bir varlığa tecavüz edip, Hak’tan gafil olarak, gafletini izale etmek içindir.

Hakikatte ise, kişi Hakk’ın varlığına tecavüz edip gaflette bulunmaktadır. Bu gafletin giderilmesi için bir mürşidi kamil gereklidir ki, onu yıkayıp temizlesin.

Necasetten Taharet: Nasıl bize gelen bir necis bizim namazımıza engel oluyorsa, biz eski nisbet ve varlığımızla namaza girersek, abdestsiz namaza girmiş oluruz. Bu itibarla nisbet varlığımızdan sıyrılacağız, Hakk’ın varlığıyla namaza başlayacağız.

Setri Avret: Avret yerlerimizi örtmek. Hakikatte ise sırrı, avamdan gizlemektir.

İstikbali Kıble: Namazda yönünü Kabe’ye çevirmek, hakikatte ise Allah’a karşı durmaktır. Çünkü Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde buyuruyorlar: “Namaz kılanın kıblesinde Allah olmazsa o kimse namaz kılmamıştır.” Şeriatta her ne kadar yönümüzü, yüzümüzü Kabe’yi Muazzama’ya  çeviriyor isek dahi, bu emri ilahi olduğundandır. Başka bir hadislerinde Peygamber Efendimiz buyuruyorlar: “Her kim Kabe’yi taş toprak olarak gördü ise, o kimse Hac etmemiştir.” İşte bunu ancak ehli tevhid bilir. Onlar taş ve toprak olarak ziyaret etmezler, Hak olarak ziyaret ederler. Çünkü onların gözünde Hak’tan gayrı yoktur ki başka bir şey görsünler.

Vakit, Niyet: Namazın vaktini bilip o vakte göre niyet etmektir. Hakikatte ise her vaktin  bir insanı kamili vardır. Bu vaktin insanı kamilini bulup, himmetini istemektir.

Mevlana Hazretleri “Bizleri toprak altında aramayın, ariflerin gönüllerinde arayın” demiştir.

Namazın içindekilere gelince:

Tekbir almak, yani Allahuekber demek. Ellerini kaldırıp göbeğin üstünde ve altında bağlamak. Batında her işi Hakk’a nisbet edip bütün işlerden hayır ve şerrin ellerini bağlamaktır. Faili hakikiyi müşahade etmektir. Bir beytinde Seyyit Nizamoğlu şöyle demektedir:

 

Kıyamın rükuun sücudun

Kamu mahvetmek içindir vücudun

Eğer bu üslubuyla olmazsa ibadet

Ona derler hemen bir kuru adet

 

Yani namaz kılan bir kimse kıyamda fiilinden geçecektir. Secdeye vardığında da vücudundan geçecektir.

Muhiddini Arabi Hazretleri (Fezküruni ez kürküm) “Siz beni zikrederseniz, ben de sizi zikrederim.” Ayeti kerimesini namaza almıştır. Yani siz bana namaz kılarsanız, ben de size namaz kılarım.

Namazın ilk rekatında kul kendi varlığından geçecek, ikinci rekatta verdiklerinin karşılığını Allah ona bahşedecektir. İşte burada kulun Hakk’a namaz kılması varlığından geçmesi, Allah’ın da kula namaz kılması, kulun kuvvesinde tecelli etmesidir.

Kulun namazda Hak’kı görmesi de, kulun kendisinin mazhar olduğunu bilmesi ve mazharında tecelli eden Hakk’ı müşahade etmesidir. Fakat, bunu da ancak, ehli tevhid zevk edebilir. Tevhid dışında kalanlar, şirki hafiden kurtulamadıklarından, onların yapmış oldukları ibadetlerden  de korkulur.

Cenabı Allah Tevhid Ehlini tevhidden bir daha gaflet ettirmesin ve şirki hafi de olanları da şirki hafiden kurtarıp tevhidine ilhak eylesin (Amin). Bu mübarek Miraç Gecesi hürmetine cümlemizi Peygamber Efendimizin Miracını idrak eden kullarından eylesin.(Amin) Bütün ihvana sabit kademler nasip eylesin.(Amin) Kalplerimizi aşkullah, zevkullah, muhabbetullahile pürnur eylesin.(Amin) Tevhide süluk etmeyenleri de Allahu cellecelaluhu Hazretleri tevhide süluk etmeyi nasip eylesin.(Amin) Ahir ve akibetlerimizi hayreylesin.(Amin) Cennet ve cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin. (Amin) Bihürmeti seyyidil mürselin velhamdülillahirabbilalemin, el fatiha..